18| Haber yazısı

Start from the beginning
                                    

"Benim bebeklerim acıkmış mı?"

Fazlasıyla uysal çıkan sesine karşı kıkırdadım. Dudaklarını yanağıma ve hemen ardından boynuma bastırmış, kokulu bir öpücük bırakmıştı.

"Senin bebeklerin..."

Alt dudağımı ısırdım. Savaş bu sabah bir ayrı karizmatikti sanki?

"O zaman...bir an önce kahvaltı edelim."

Aniden yataktan kalkarak belimi kavradığı gibi kucağına almasıyla can havliyle boynuna sarıldım. Düşmekten korkup hafifçe çığlık atarken o büyük bir kahkaha atmış, banyoya doğru resmen koşmuştu.

"Savaş, düşecektim!"

"Kocanın güçlü bir adam olduğunu unutuyorsun güzellik."

Kalçama çok da yumuşak sayılmayacak bir şaplak attığında gözlerim irice aralandı. Ardından vurduğu yeri okşamış ve boynuma derin bir öpücük bırakarak beni lavabonun üzerine oturtmuştu.

Bebeğimizden bahsetmem enerjisini anında yerine getirmişti...tek açıklaması buydu.

Eğer akıllı bir bebek olursa babasını parmağında oynatabilir, her istediğini yaptırabilirdi...

"Al bakalım." diş macununu sıktığı fırçamı elime verdiğinde tebessüm ederek aldım. Kendi fırçasını da aynı şekilde ayarlarken bacaklarımı aralayarak arasına girmişti. Bir eliyle beline sardığım bacağımı okşarken diğeriyle dişlerini fırçalıyordu.

İkimizde fırçalama işini bitirdiğimizde rafta duran temiz havluyla sanki kırılacak bir parçaymışım gibi nazik nazik kuruladı dudaklarımı. Ben de bu sırada durmadan gülüyor, her hareketini dikkatle izliyordum.

"Tıraş olmalıyım."

"Ben hallederim." dedim, dolabı açtığı an çıkardığı malzemeleri elinden alarak. Bu köpükle oynamaya bayılıyordum. Bu yüzden çoğu zaman tıraş olmasına yardımcı olurdum.

"Evlendiğimiz günün sabahı, hemen arayıp Özge'yle konuşmuştun."

Hatırlattığı anıyla yeniden kıkır kıkır gülerken başımı hızlı hızlı salladım. En yakın arkadaşım evlendiğim için benden bile heyecanlıydı. Bu yüzden hemen neler olduğunu dinlemek istemişti.

"Hala bozuk musun bu yüzden?"

Köpüğü çenesine ve yanaklarına doğru nazikçe sürdüm. Parmaklarımda kalan beyazlıklar gözüme minik birer bulut gibi gözükürken içimde bir yerler tadını deli gibi merak etmeye başlamıştı.

"Yani, Özge'ye sonra da rapor verebilir-Sakın Anıl! Onu yiyemezsin!"

"A-Ama-"

"Sakın." parmaklarımı havlu yardımıyla hızlı bir şekilde temizlerken dudaklarım kendiliğinden büküldü. Kokusu çok güzeldi ve sadece birazcık yemek istiyordum. Tadına bakıp bıraksam bile yeterdi!

"Yemeyecektim! Tadına bakacaktım sadece."

"Açıklaman bile korkunç." şüpheyle baktı gözlerime. "Doğruyu söyle, benden habersiz böyle şeylerin tadına baktın mı hiç?"

"Ne? Hayır."

"Bebeğim sakın, canın çok çekse bile yiyemezsin. Tamam mı?"

Savaş'ın yüzündeki köpükler bile gözüme bir ayrı çekici gelirken bu uyarıyı yapması çok acımasızcaydı. Ben ona kahvaltı yapalım demiştim işte. Tıraş olmakta nereden çıkmıştı? Onun yüzünden canım tadını hiç bilmediğim bir şeyi çekiyordu!

Bebeğimiz İçin • [b×b]Where stories live. Discover now