YH • 44 | ANILAR MUMYALAŞSA

Magsimula sa umpisa
                                    

Savaş Akduman ne zaman hayatımdan gerçekten çıkıp gideceksin?

Kapıma vuran parmakların çıkardığı ses irkilmeme neden oldu ve ben daha dudaklarımı aralamadan iki saniye sonra üvey annem kapıyı aralayıp içeri girdi.

"Neyseki uyanıksın," dedi. Sonra direkt konuya girip, "Evde ekmek yok," dedi, bebeğini kaybettiğinden beri benimle sakin bir tonda konuşuyordu. "Gidip ekmek alır mısın?"

Ofladım, sıcak yatağımdan çıkasım yoktu, yavaşça doğrulup otordum. "Ece gitse ya," dedim, dağınık saçlarımı omuzlarımın gerisine iterek, kalktığımdan beri hiç konuşmadığım için sesim pürüzlü çıkmıştı. "Dün de ben gittim, uyanmadı mı hâlâ?"

"Dün gece yine sabaha kadar bilgisayarın başındaymış, uyumamış," dedi ümitsizce. "Seslendiğimi bile duymuyor."

"Kızın hiç şaşırtmıyor, çok istikrarlı bir tembel gerçekten," dedim, bıkkınca iç geçirip yataktan doğruldum. "Tamam, üzerime bir şey alıp beş dakikaya çıkarım."

Üvey annem odadan çıktıktan sonra ben de yatağımdaki sıcaklıktan çıktım ve biraz kendime gelmek için çıktığım gibi ayakta birkaç egzersiz hareketi yaptım. Ece gibi geceyi bilgisayar başında geçirdiğim yoktu ama gece doğru düzgün uyuyamamıştım. Bal rengi bakışlarımı yavaşça pencerenin dışına çevirdim, hava yağışlıydı bugün. Bir kesilip bir başlıyordu, yalancı yaz yağmuru gibi.

Belki dışarının serin sabah rüzgârını biraz solursam şu uyuşmuş hâlimden de biraz olsun sıyrılabilirdim.

Kenarda duran aynanın önüne geçtim, rengim kaçmış resmen. Üzerimdeki kırmız çizgili pijama takımımı düzgünce düzelttim, çalışma masamın üzerinden saç bandımı alıp dağınık bir ev topuzuyla saçlarımı başımın tepesinde toplarken küçük adımlarla banyoya geçip elimi yüzümü yıkadım. Banyodan çıkınca pencereden tekrar baktım, şehir akşam yağmurluydu. Bu sabahta hava kasvetliydi ve kuvvetle muhtemel soğuktu. Üzerime kalın, kapüşonlu ve polarlı kımızı bir sweatshirt aldım. Sonra gardırobumdan dizlerime dek uzanabilen kırmızı içi polarlı yağmurluğu çıkarıp uyuşuk bir yavaşlıkla üzerime geçirip odadan gayet fazla kilolu ve kadınsı hatlarımı kapatan bir kombinle çıktım.

Dışarı çıkıp ekmek alacağım kombinimle hazırdım.

Koridora çıktığımda üst üste sabahın bu saatinde mesaj sesi geldi. Hemen odamın karşısına denk düşen kapıdan yani eksik akıl Ece'nin odasından. Kapı aralığından baktım, zaten direkt yatağı görünüyordu. Annesinin sesine uyanmayan kız, üst üste gelen mesaj seslerine yavaşça uyanıp başını yorganın altından yavaşça çıkardı. Ekrana baktığı anda solgun yüzüne derin bir gülümseme yayıldı ve direkt bir şeyler yazmaya başladı.

Bu kız birkaç gündür, böyleydi. Telefonuna uzun uzun bakarak sırıtıp duruyordu.

Sanki benim başımdaki kavak yelleri onun başına konmuştu.

Galiba ben de bir zamanlar Ece'ye olduğu gibi böyle görünüyor olmalıydım, Savaş'ın bana mesaj attığı tüm o anları düşündüm. İnanılmaz bir hızla düşük modum yükselir, kendimi ayaklarım yerden kesilip pamuğa benzeyen bulutlatın üzerinde bulurdum. O anlar gerçeklerden uzaklaşıp hayallerin en içine dalardım.

YARALI HAYALLER (+18)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon