22. Bölüm

2.6K 187 17
                                    

TUTSAK YÜREĞİM
22. BÖLÜM

Günlerdir bu odada kilit altında tutuluyordu. Ne Edward'ı ne de Kaiden'i görememişti hiç. Gördüğü tek yüz Emily'e aitti. Genç kız ona giyecek bir sürü kıyafet getirmişti ilk gün. Ardından gelen günlerde sadece yemek ve su getirip tek kelime dahi etmeden çıkmıştı odadan. İlk gün onunla konuşmaya çalışmış, karşılık alamadığında ise bir daha konuşmak için genç kızı zorlamamıştı. Kaiden'den emir aldığını bildiği için onu zor duruma sokmak istemiyordu. Canı sıkılmaya başlamıştı. Bu şekilde nereye kadar sürdürebileceğini bilmiyordu. Aklını Kaiden'den bir türlü uzak tutamıyordu. Geleceği meçhulken bile onu düşünüyor olmak can sıkıcıydı. Edward nasıldı bilmiyordu, ondan bi haber de alamıyordu. Düşünceler içinde can çekişiyor gibiydi.

Günlerdir yaptığı gibi güneşin batışını izlemişti uzun uzun. Gün içinde yaptığı tek şey buydu. Hava git gide kararmaya başlamış, soğuk iyice içine işlemişti. İçeri geçti. Ne kadar süredir balkondaydı bilmiyordu ama buz tutmuştu adeta. Üzerine pelerin almadığı için pişmanlık duyuyordu. Düşüncelere öylesine dalmıştı ki soğuk havanın farkına bile varamamıştı. Gömme dolaba yönelip geceliğini çıkartırken kapının açılma sesini duydu. Kafasını uzatıp baktığında Emily'nin elinde yemek tepsisiyle içeri girdiğini gördü. Onu umursamayıp üzerindeki kıyafetleri çıkarmaya başladı. Başından geçirdiği geceliğinin eteklerini düzeltirken günler sonra ilk kez genç kızın sesini duydu.

"Hanımım bana darılmayın. Lord Kaiden sizinle konuşmamızı yasakladı. Ama oğlunuz iyi." dediğinde gri gözleri genç kızı buldu. "Lordum bakımıyla kendisi ilgileniyor."

Iris onun Edward'a asla zarar vermeyeceğini biliyordu elbette ama bunları duymak içini rahatlatmaya yetmişti. Genç kızın konuşmasından cesaret alıp ona sorular sormak istiyordu ama yapmadı. Kaiden'e inanıyordu.

"Teşekkür ederim Emily."

Genç kız saygıyla reverans yapıp odadan çıktığında yemeğe baktı. Hiç iştahı olmasa da bir şeyler yemeğe çalıştı güçten düşmemek için. Bu gece erkenden uyumak istiyordu. Odadaki tüm mumları söndürdü teker teker. Başucunda duran mumlar tek kalmıştı yalnızca. Birini eline alıp öbürünü de söndürdüğünde yatağını açtı.

Kapının açılma sesini yeniden duyduğunda merakla arkasına döndü. Bu saatte kim olabilirdi?
Günler sonra karşısında Kaiden'i gördüğünde kalbi hızla atmaya başladı. Elleri titremeye, uzun süre soluksuz kalmış gibi derin derin solumaya başladı. Hem korku hem heyecan sardı her yanını. Ağır bir şekilde kapıyı kapatıp içeri girdiğinde Iris elindeki mumu bırakıp ona döndü tamamen. Ne denli özlediğini onu görünce anlamıştı. Ne zaman bu hale geldiğini bilmiyordu ama bundan asla şikayetçi değildi.

Attığı her adımla kadına daha da yaklaşırken gözlerini bir an olsun deli gibi özlediği bedeninden ayıramıyordu. Bu ne lanet bir histi böyle! Günlerdir ona gelmemek, kollarına alıp öpmemek için kendini zor tutuyordu. Ama sonunda kaybetmişti ve işte buradaydı. Ona gelmişti. Duygularına yenik düşmüş olmak, bir kadına gelmek onu rahatsız etmemişti. Oysa hep kadınlar ona gelirdi. Bu kadın ona neler yaptırıyordu böyle? Yalan söylediğini öğrendiği ilk gün onu bu kaleden göndermesi ya da cezalandırması gerekiyorken onu yanında, yakınında tutmaya devam ediyordu.

Aralarında bir adımlık mesafe bırakacak kadar yaklaştı. Kolunu kadının ince beline sarıp bedenini kendine çektiğinde yeni yetme bir delikanlı gibi inlememek için kendini zor tuttu. Beyaz geceliğin içinde hem bir melek hem de günaha davet eden dişi bir şeytan gibi görünüyordu. Ama asla masum değildi. Bedeninin kıvrımları inanılmazdı. Hayatında gördüğü en güzel kadındı. Ona dokunmak, gerçekliğini anlamak ister gibi yüzüne gitti eli. Teni yumuşacıktı. İçinde kaybolmak istemesine neden olacak kadar... Iris yüzünü eline yasladığında gri gözleri kapandı yavaşça. Bu görüntü Kaiden'in yüreğini yakmıştı adeta.

Tutsak Yüreğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin