Abdallar 1

4 1 0
                                    

ABDALLAR – 1

Anadolu’ya gelişleri Türklerin sahip olduğu Orta Asya yaşam kültüründe, oba eğlenceleri içinde spor ve savaş oyunlarının yanı sıra duygulandıran sözlere çalınan kopuz ile eşlik etmek de başka bir eğlence yöntemiydi. Orta Asya’dan batıya göçe koyulan Türkler, yerleştikleri coğrafyalarda da bu kültürlerini devam ettirdiler. Kuzeyden gidenler daha sonra Hristiyan Ruslar arasında çalınan Kopuzlara atfen Kobzar olarak adlandırıldılar. Güneyden batıya göç edenler ise İslamiyet’in kabulünden sonra eğlence amacını dini mesajların iletişiminde kullanmayı yeğlediler. Abdal kelimesinin dilimize yerleşmesi üç şekilde açıklanmaktadır. Bunlardan birincisi, bugün de hala Saka Türkçesinde kullanılan, erkek şaman ve kamların “Abıdal” lakabı ile çağrılması ile açıklanıyor. Bilindiği üzere Şaman ve Kamlar da insanlar ile Gök Tengri arasındaki iletişimi sağlamak için doğa içinde değişik enstrümanlarla beraber kafiyeli sözleri kullanıyorlardı. İkinci tanımlama ise İslamiyet ile ilgili olarak Kuran’da geçen ABİD kelimesi ile ilişkilidir. Abid’in tam Türkçe karşılığı “Yaradana hizmet eden, Kul olan, İtaat eden” olarak geçmektedir. Buna bağlı olarak Abdalların Allah yoluna hizmet ettiklerini de hesaba katarsak bu da yeterli bir açıklama olmaktadır. Sonuncu tanımlamada ise dünya nimetlerine sırt çevirdikleri için Kuran’da “Bedel ödeyen” anlamında kullanıldığı ifade edilse de orada geçen “Bedel” farklı bir anlam (dini nikah ya da boşanmada verilen bedel) için kullanıldığı gerekçesiyle açıklama kabul görmemiştir. Abdallık, Orta Asya’dan çıkan Türklere has bir özellik olsa da İslamiyet ile birleşerek farklı bir yapıya dönüşmesi Horasan bölgesinde gerçekleşmiştir. Türkler arasında Hace Ahmet Yesevi’nin öğretileri ile başlayan İslamlaşma hareketi içinde Abdallar da kopuzları ile dini eğitim seferberliğine katıldılar. Önceleri Saray’ın (Selçuklu ve Osmanlı) etkisiyle Sünni İslam’ı benimsemiş olan Türkler batıya göçe devam ettikçe arkadan gelenler Şii İslam’ın etkisi altına girdiler. Böylece Orta Asya’dan yola çıkan Şaman, Kam ve Kopuz ustaları, Horasan’da Derviş, Eren, Baba veya Abdal olarak ortaya çıktılar. Abdallık en büyük etkisini Anadolu’da ortaya çıkardı. Genel olarak tüm işleri Tanrının hizmetinde olup İslamiyet adına çalışan herkes Abdallık çatısı altında toplandı. Abdallık, Allah’a kulluk etmek için dünyadaki her şeyden vaz geçmiş insanlar olarak ortaya çıktı. Ne giyime ne paraya, pula ne unvana ne insana ne köşke ne de diğer dünyevi zevk ve varlıkların hiçbirine ihtiyaç duymazlardı. Bu mertebeye ermiş kişi, hakikatin mutlak ve doğrudan bilgisine sahip olmuş demekti. Abdallar genellikle zayıf ve ezilen insanlardan yana olmakla beraber, bazen bu amaç uğruna savaşmak bazen de yalnızca yardımcı olmak şekli ile tavır almışlardır. Abdallık büyük bir çatı olsa da daha sonra başka sıfatlarla ayrışmaya uğradılar. Kimileri merkezler oluşturarak insanların mürit oldukları yapılanmayı gerçekleştirdiler. Hace Bektaşi Veli, İshak Baba, Taptuk Emre gibi isimler bunlara örnek verilebilir. Kimileri derviş ya da eren olarak adlandırıldılar. Yunus Emre ya da Geyikli Baba derviş ya da erenler için en güzel örnek olabilir. Dervişlerin en büyük özellikleri hayatta kendilerine kazanç sağlamak amacıyla hiçbir iş yapmamalarıydı. Tek amaçları Allaha kulluk etmek olup halkın yardımları ile karınlarını doyururlardı. Abdal olarak en alt bölümde yer alanlar ise yine amaçları Allah’a kulluk etmenin yanı sıra, bulundukları toplumu eğleme amacı da güderek verilen bağış ya da ödüllerle hayatlarını idame ettirirlerdi. Yani Abdallık bir nevi meslekleri olmuştur. Abdallık başlarda Sünni hareket içinde görülse de asıl yaygınlaşması Alevi-Kızılbaşlar arasında olmuştur. Şiilik etkisi altına giren Türk İslam’ı Alevilik çatısı altında farklı tanımlamalarla alt grupların oluşumu gerçekleşti. Anadolu’da Türk kökenli en büyük grup Bektaşilik oldu. Bunun yanında İran Safevi Türklerine has bir yapılanma da Kızılbaşlar olarak ortaya çıktı. Bu aşamada Abdallar ikiye ayrıldılar. Bektaşi kökenli olan grubun bir bölümü, Osmanlı devleti içinde de (Yeniçeriler ve Ahi grubu) yapılandıkları için daha barışçı görünüyorlardı. Ama en aktifleri olanlar Safevi Devletine hizmet ediyorlar ve bu yüzden Osmanlıya baş kaldırmış oluyorlardı. Safevi Şahı Şah İsmail devleti yararına Abdalları kullanmaktan çekinmedi çünkü Anadolu’da çok etkin propaganda araçlarıydı. Abdallar Anadolu’ya geldiklerinde kendileri ile beraber gelen Türkmen grupların dinsel inançlarını pekiştirme ve geliştirme amaçlı gayret içine girdiler. Ancak bu durum bir zaman sonra siyasi olayların içinde olmaları ile gelişiverdi. Bu siyasi olaylar bazen Selçuklu veya Osmanlı devletlerinin Türkmenler üzerine koydukları ağır vergiler ve özgürlük kısıtlamasına karşı duruş şeklinde oluyordu. Bazen de Safeviler ile Osmanlı arasında anarşi amaçla kullanılmalarıyla sonuçlanıyordu.

Sedat Karadayı devam edecek

İlişki Durumu: BİLİMSEL KARIŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin