《 18 》

120 10 13
                                    

18|Kavga|18

"Woo Jin bu!"

-----

"Artık bu çocuğa yerini bildirmeliyiz! O seninle ne hakla böyle konuşur!" Suga sinirden çıldırıyordu.

Suga konuşmayı bitirince Tae derin bir iç çekti. "Hyung, seni de anlıyorum sinirlisin. Ama kafamıza göre rasgele savaş açamayız. Sürümüz de yeni bir savaştan çıktı. Hem planımız olmadan savaş açarsak kaybederiz"

Jimin Suga'ya baktı. "Tae haklı hyung. Planımız olmadan kafamıza göre savaş açamayız"

Suga sakin kalmaya çalışarak konuşmaya başladı. "O zaman bizimkileri toplayıp hemen plan yapmaya başlayalım. Namjoon plan hazırlayana kadar da sürüler dinlenmiş olur"

Hepsi onaylar mırıltılar çıkardı. Ben ise olaylardan hiç bir şey anlamamıştım. "Namjoon kim?"

Jimin bana döndü. "Namjoon bizim grup liderimiz. Liderlerden oluşan bir grubumuz var-" Tae Jimin'i dürttü.

"Neden ona anlatıyorsun? Ona neden güveniyorsun? Belki başkasına bilgi sızdıracak? Onu daha tanımıyoruz bile-"

Taehyung'un sözünü kestim. "Hah! Beni mi tanımıyorsun? Eminim benim ve ailem hakkında benden daha fazla şey biliyorsundur. Üstelik burada en son güvenilencek kişi de senden başkası değil Kim Taehyung"

Kollarımı önümde birleştirip dik dik Tae'ye bakmaya başladım.

Taehyung bıkkın bir nefes verdi. "Biz seni tanıyor olabiliriz ama bu güvendiğimiz anlamına gelmiyor-"

Söylediklerine daha fazla dayanamayıp kalkıp evden çıktım. Saat gece yarısını biraz geçmişti. Bulutların arasından adeta göz kırpan Dolunay ise etrafı biraz olsun aydınlatıyordu. Hafif bir sis vardı ve yağmur çiseliyordu.

Rasgele ormanın içine doğru ilerlemeye başladım.

...

"Ah! Aptallık ettim! Neden gecenin bir yarısı dışarı çıktıysam! Ama o da fazla üzerime geldi! Gelmeseydi, onun suçu. Ev bu taraftadır herhalde, evet evet bu taraftan gelmiştim. Ah kimi kandırıyorum ben. Kayboldum işte ya-"

Kendi kendime konuşmamı bölen şey arkamdan gelen hışırtılardı. Yavaşça arkamı döndüm.

3 tane dev kurt bütün korkunçluğuyla tam karşımda duruyordu.

Hırlayan büyük sivri dişlerle dolu ağızları, küçük ama etkileyici gözleri, büyük sivri pençeleri ve büyük kalın postlarıyla adeta sanat eseriydiler.

Ama şuan düşünmem gereken daha önemli şeyler vardı. Mesela canım gibi!

İlk olarak yavaş ve küçük adımlarla geriye giderek onlarla aramızdaki mesafeyi biraz açtım. Hala hırlayarak bana bakıyorlardı. Etrafta uzun bir sessizlik oldu. Ben heykel gibi duruyordum.

Başka taraftan hışırtı gelmesiyle üçü de aynı anda öbür tarafa döndü ve ben onlar döner dönmez önüme dönüp tüm gücümle koşmaya başladım.

Tabi beni farketmeleri çok uzun sürmedi. Hemen peşime takıldılar. Büyük ve güçlü bacaklarıyla bana yetiştikleri sırada bir kurt sürüsü geldi.

Şimdi onların etrafları sarılmıştı. Korkmuş gibi görünüyorlardı. Kurtlardan en büyük olan hem de siyah kürkü ve mavi güzel gözleri olan bir kurt yanıma yaklaştı. Kafasını bacaklarımın arasından geçirip beni sırtına aldı.

Sonra öbür kurtlara isaret verdi ve o 3 kurdu kovalamaya başladılar. Ben ise kurta hiç itiraz etmedim. Bu kurtta tanıdık gelen bir şeyler vardı. Ben de sırtında yürümeye başladı.

...

Bir evin önünde durduğumuzda kurdun sırtından indim. Kurdun birden insana dönüşmesiyle şoka uğradım.

Bu kurt Jungkook'tan başkası değildi...


Wampire - 《 KTH 》Where stories live. Discover now