13|Yeni bir sayfa

Start from the beginning
                                    

"Bunları fark ettiğimde her şeyin için geçti ama." Anıl'ın boşanmak için ne denli çabaladığını hatırladıkça kalbi sıkışıyordu.

"Birbirinizi daha fazla yıpratmadan toparlanmaya bakın, bu iki ayın üzerini örtmek zorundasınız. Başka seçeneğiniz yok."

"Anıl hala farkında değil midir?" arada sırada çıkardığı sorunları baz alarak soruyordu bu soruyu Savaş. "Yani hala hormonları etkiliyor mudur onu? Geçmez mi bu?"

"Etkiliyordur tabii. O yüzden o çocuğa asla kızamıyorum ya!"

"İsteyerek üzmüyor beni, seviyor hala?"

Hormonları nedeniyle eşinin davranışlarının değiştiğini öğrenmesine rağmen ikna olamıyordu Savaş. Bir tarafı evliliklerinin düzelmesi için her şeyini feda edebilecekken diğer tarafı işittiği ağır sözler nedeniyle kırılmış, yorulmuştu. En nihayetinde o da henüz yirmi altısında, genç bir adamdı. Bocalıyordu.

"Kafanın karıştığını biliyorum, oğlum. Zor olduğunu, kırıldığını biliyorum. Ama geçecek, Anıl tamamen toparladığında, bebeğinizi kucağınıza aldığınızda her şey geçecek."

"O zamana kadar bana tahammül edebilirse tabii."

"Anlayışlı olmaya çalış, alttan al. Her konuda geriye çekil demiyorum ama Anıl'ın normalde nasıl biri olduğunu bizden iyi biliyorsun. İsteyerek seni üzmeyeceğini düşün, tut kendini."

"Peki." yorgunca bir nefes verdi Savaş. Son zamanlarda yaşanan şeyler ve maruz kaldığı soğuk tavırlar kendisini çok yormuştu. Kırgındı, üzgündü, bunların yanı sıra çaresiz hissediyordu. Anıl'a anlayış göstermesi gerektiğini bildiği halde içinde bir yerler öylesine bitik durumdaydı ki, mantıklı düşünmekte güçlük çekiyordu.

"Tatil işi iyi olmuş, işleri toparladığın zaman al eşini götür buralardan. Sende dinlenmiş olursun. Emin ol, ikinize de iyi gelir."

"Son günlerde biraz daha uysal davranıyor."

Bir zamanlar her türlü temaslarından kaçan eşinin son günlerde sürekli kendisine yaklaşmasını garipsiyordu Savaş. Karşılık vermek istediğinde Anıl'ın kaçacağını düşündüğü için durmak zorunda kalıyordu. Çünkü dokunmak istediği eşinin kendisini reddetmesinin ne denli berbat hissettirdiğini biliyordu. Aynı şeyleri yaşamaktan korkacak kadar yıprandığının bilincinde değildi.

"Ne gibi?"

"Önceden hep soğuktu, uzak duruyordu. Şimdilerde daha çok temas etmek istiyor gibi."

Büyük bir saflıkla kurduğu cümleler Orhan Bey'in yüzünde muzip bir gülümsemenin oluşmasına sebep oldu.

"Hamile insanlar normalde olduğundan daha fazla istek duyabilirler eşlerine karşı." elinin altındaki bacağa vurdu birkaç kez. "Eşinden kaçma, yaklaşmak istiyorsa yaklaşsın. Müsaade et ona."

"Tamam. Boş verelim bunu. Anladım."

Babasının hiç utanmadan yaptığı imayla gözlerini irice büyüttü Savaş. Bu konuşmanın buralara girmesini istemiyordu. Zaten kendisinden beklenmeyecek bir sakinlikle sorunlarını babasına açmıştı, bu bile onun için fazlaydı.

Anıl'ın kendisini arzuladığı gerçeğiyle gülümsemek istese de tuttu kendini. Kalbi heyecanla çarparken bakışlarını babasından kaçırarak burnunu çekti.

"Koskoca Orhan Karahan'ın oğlusun sen, dik duracaksın. Evliliğinde ne yaşanırsa yaşansın, eşini bırakmayacaksın." fazla abartılı bir tonda konuşup oğlunun sırtını sıvazladı. "Konuşmaktan hoşlanmadığını biliyorum ama ne olursa olsun ben buradayım oğlum, senin yanındayım. Unutma bunu."

Bebeğimiz İçin • [b×b]Where stories live. Discover now