1

74 7 79
                                    

İyi okumalar dilerim. universalalien zademize geçmiş olsun diler, _MaryCeleste_ mize de yeni okul döneminde başarılar dilerim. İkiniz de sıkmayın canınızı. Ne olmuş yani birinizin dersleri çok ağırsa ve diğeriniz de koronaysa?? Makinede çamaşır bekliyor beni. Hayat çok zor...

* * *

Jungkook, yakın arkadaşı Jimin ile kampüs yolunda yürüyordu. Canı sıkkındı. 

-Biraz müddet istesen?

Jungkook başını olumsuz anlamda salladı. 

-Pansiyon sahibini tanımıyor gibi konuşuyorsun. Sence istesem verir mi?

Jimin onu onayladı. Jungkook ve kendisi neredeyse 3 senedir arkadaşlardı ve Jungkook bu süre zarfında hep okullarına uzak olsa da fiyatı uygun olan Hayang Pansiyon'da ikamet etmişti. Şimdi ise kesilen bursu yüzünden aylık kirasını ödeyemediğinden atılmak üzereydi pansiyondan. 2 aydır kayıt yaptırırken ödediği 3 aylık depozitosundan kesinti yapılarak ödemesini yapıyordu fakat eğer bu ay da ödeme yapmazsa pansiyon sahibi Bayan Shin tarafından kapı önüne konacaktı.

-Borç alabileceğin bir yakının yok mu?

Jungkook durup Jimin'e göz devirmesini sundu.

-Olmadığını biliyorsun. Neyse ben gidiyorum.

Jimin, Jungkook'un arkasından seslense de durmamıştı Jungkook. İş arıyordu fakat iş veren yoktu. Garsonluk için bile tecrübe isteniyordu ki Jungkook devletten ve bir iş adamından aldığı burs ile temel ihtiyaçlarını karşılayabildiği için şimdiye dek çalışma ihtiyacı duymamıştı haklı olarak. 

Jungkook okul sınırlarından çıkıp, neredeyse yarım saat ile kırkbeş dakika arasında yürümüştü. Burası daha çok zenginlerin uğrak mekanı olaran Apgujeong'du. Etrafına bakmaya başlamıştı Jungkook. Tam geri dönecekken klasik fakat havalı bir dizaynı olan kafeye kilitlendi. Siyah üstüne altın yaldızlı yazılarla bezenmiş tabeladaki ismi okudu Jungkook.

CAPELLA

Kapıda asılı olan "Bizimle Çalışmak İster Misiniz?" yazılı afişi görünce bir cesaret içeri girdi. Deneyimli biri aradıklarına emindi fakat bu kez işi almak için dilini çalıştıracaktı. Girişteki hostes kıza görüşme için kiminle görüşmesi gerektiğini sordu ve gösterdiği yere doğru yürüdü. Gösterdiği kişi telefonda hararetli bir görüşme yapıyordu. Sert üslubu Jungkook'u caydırmak üzereyken adam telefonu kapatıp Jungkook'a döndü. Onu süzdükten sonra konuştu.

"Buyrun nasıl yardımcı olabilirim?"

"Iğğ.. Be ben.."

"Öğrenci misin?"

Jungkook başını salladı.

"İsmin nedir?"

"Jung.. Kook efendim. Jeon Jungkook."

Adam, kolundaki saate baktı ve tekrar Jungkook'a döndü.

"Görüyorsun ya Jungkook.. Oldukça yoğunuz. İş ilanı için geldiğini var sayıyorum. Az önce iki elemanımla yolları ayırmak durumunda kaldık ve şuan sana.."

Sana derken işaret parmağıyla Jungkook'un göğsüne dokunmuştu.

"... ihtiyacım var."

"İşi aldım mı?"

"Akşam koşulları konuşuruz. Çalışmanın beğenmezsem yevmiyeni verir seni kovarım. Bulaşık yıkamaktan iyisindir umarım."

Jungkook oldukça mutluydu.

Le Café De CapellaWhere stories live. Discover now