Gelin Ve Oynayın

131 10 4
                                    

-Yazardan-

-AMAN TANRIM! NELER OLDU BURADA!?

Bayan Hudson'ın sesiyle ikiside kapıya doğru baktı.

-Ne olmuş? Dedi Sherlock umursamaz bir sesle.

-Şuranın haline bak Sherlock! Bu karmaşada aradıklarınızı nasıl buluyorsunuz.

Ve ekledi;

-Ben gidiyorum, nasıl dağıttıysanız öyle toplayın.

Tepsiyi bırakıp gitti. Toriel ve Sherlock birbirlerine bakıp sinsice sırıttılar ve işlerine geri göndüler.

Aslında Bayan Hudson haklıydı.

Koltuklar kenara fırlatılmış, heryere saçılmış kağıtlar ve kitaplar, duvardaki kurşun izleri, tezgahtaki kirli tabaklar ve daha sayılamayacak kadar dağınıktı.

Aslında sadece duvar yazısını çözmek istemişlerdi, bu kadar dağılacağını nereden bilebilirlerdi.

Birkaç saat önce..

Sabah olmuştu. Toriel uyandı, saçalarını taradı ve elini yüzünü güzelce yıkadı. Hatta 3 kere çünkü uyanması lazımdı. Sherlock'un yanı çıktı ve kendine bir kahve yaptı.

S- Günaydın.

T- Sanada günaydın, dedi ve koltuğa gömüldü.

Sherlock karşısına oturdu ve ona baktı. Toriel ilk başta pek aldırmadı ama sonra bakışları onu korkuttu.

T- Ne istiyorsun Sherlock.

S- Normal insanlar sıkıldıklarında ne yapar?

T- Bilmem bir çok seçenek var.

S- Peki senin favorin hangisi?

T- Ormana gitmek.

S- Peki normal insanlar ormana mı gider?

T- Hayır, onlar AVMye gider ama ben ormanı tercih ederim, dedi  ve saate baktı.

Çabucak aşağı indi ve üstünü giydi. Siyah pantolon, beyaz tişört, siyah gömlek. Gayet iyi görünüyordu.

BEN ÇIKIYORUUUUM, diye bağıdı.

Taksiye bindi ve Mycroft'un iş yerine doğru gitmeye başladı. Vardığında yarım  saati geçmişti. Evden uzaktaydı. İçeri girdi ve Mycroft ile buluşması olduğunu söyledi.

5. katta sola dönünce en uçataki kapı, dedi kadın.

Asansöre binip 5. katta çıktı kapının önüne geldiğinde derin bir nefes aldı. Yavaşça kapıyı açıp içeri girdi.

M- Hoş geldin Toriel, dedi ve sandalyeyi gösterdi.

Toriel otudu ve karşısına baktı. Bir kadın ve Mycroft. Bir kağıt ve bir kalem alıp bekledi.

E- Merhaba Bayan Valentine. Ben Ellisabeth. Bay Holmes vakamız için kardeşine danıştı ve o da size yönlendirdi. Bu vakayı çözebilir misiniz?

T- Elbette, elimden geleni yaparım. Şimdi tam olarak ne oldu.

E- İş çıkışı Bay Holmes'e eve gideceğimi söyledim ve eşyalarımı almak için odama gittim. Odada kırmızı boya ile yazılar yazılıydı. Ne yazdığını bilmiyordum. Masamın arkasındaki tabloyu kaldırdım ve kasayı açtım. İçindeki şey yoktu. O hayati bir önem taşıyor. Ona ihtiyacımız var.

T- Peki tam olarak ne arıyorum?

E- Bir dosya, bellek ve bazı fotoğraflar.

T- Anladım. Emin olun onları bulucam.

E- Teşekkür ederim Bayan Valiente. Emin olun karşılığını en iyi şekilde alacaksınız.

T- Ofinizi görme şansım var mı?

E- Elbette, dedi kadın samimi bir gülümsemeyle.

Elisabeth; Mycroft ile yaşıttı lakin gayet güzel bir kadındı. Orta boylu, bir tutamı beyaza boyalı siyah ile gri arası topuz yapılmış, pahalı beyaz kalem etek, omuzları kalkık beyaz bir ceket ve krem rengi bir topuklu giyordu.

Mycrof ise... Her zamanki Mycrof. Pahalı takım elbise ve inek yalamış gibi saçları ve tabikide yakışıklıydı.

Toriel düşündüğü şeyle kafasını iki yana salladı. 'Ne saçmalıyorum ben' dedi kendi kendine.

Hemen odayı incelemeye koyuldu.

Elizabeth merakla bakıyordu, Mycrof ise  derin bir nefes alıp alnını ovuşturdu.

Odayı enine boyuna inceledikten sonra duvardaki yazıya baktı ve sesizliği bozdu.

T- Tek bir yazı şekli kullanmamış ve bazı harfler bir yazıda farklı başka bir yazıda farklı harf anlamına gelebilir.

E- Peki çözebilir misiniz? Dedi endişe ile.

T- Şanslısızki yazı tüzleri ve şifrelemeler konusunda iyiyim ve neredeyse hapsine sahibim, yani çözebilirim, dedi kendinden emin ve güven verici bir sesle.

Duvarın fotoğrafını çekti.

'Dızzt...' diye bir ses yankılandı odada.

Herkes Toriel'e döndü. Toriel hemen telefonunu açıp baktı.

Gelebiliyorsan eve gel.
Gelemiyorsanda gel.
SH

"Çıkmam lazım, bir gelişme olursa bilgilendiririm." dedi ve kapıya yöneldi.

"Kardeşime selamımı söyle" dedi tuhafça gülümsesi ile Mycrof.

Toriel kafa sallayarak çabucak çıktı

Günümüz..

"BULDUM!" Diye bağırdı Sherlock.

Toriel hemen yanına koştu ama kağıt yığınlarının arasına saklanmış kitap yığınına takıldı ve Sherlock'un üstüne düştü.

Hemen toparlanıp ayağa kalktı.

"Önce burayı toplayalım sonra ona bakalım. Tekrar üstüne düşmek istemiyorum."dedi ve Sherlock'u kaldırdı.

"Haklısın" diyerek ona hak verdi Sherlock.

Birlikte etrafı toplamaya başladılar.

Etraf o kadar dağınıktı ki fare yavrusunu kaybetse bulamazdı.

**

Etrafı toplamanın yorgunluğuyla Sherlock sandalyeye oturmuştu. Toriel ise yaptığı kahveleri tepsiye koyuyordu.

"Eveeet" dedi uzatarak. Tepsiyi masaya bırakıp Sherlock'un yanındaki sandalyeye oturdu.

"Tek bir alfabe kullanmamış" diye söz Sherlock.

-Hadi canım, dedi alaycı bir tonda Toriel.

Gelin ve oynayın!
10             13

"Birincisi bunu buraya kim yazdı, ikincisi 10 ve 13 ne anlama geliyo?"
Dedi Toriel düşünceli düşünceli.

Telfonundan ses gelmesiyle irkildiler.

Bir gelişme var mı?
Mycroft H.

Yarın konuşalım.
T.

Gözlerinin kapandığını hissetti.

Kanepeye uzandı ve kendini uykunun kollarına bıraktı.

___________________________________________

Eğer Toriel'in görünüşüne uygun bildiğiniz bir ünlü varsa yazar mısınız?

Mutlu günlerrr🍫


221BWhere stories live. Discover now