"Acaba ne olduğunu biz de öğrenebilir miyiz?" Aaa, Ömür. Ömür konuşmuştu. Lan kızı unuttuk lan kafamızda senaryo yazarken. Sen yazmıştın çoğunu ama harbi bu sözde ponçik, içi kudurtma timi olan kızı ben de unutmuştum. Atlas'ın arabadan öyle bir inişi vardı ki gözüm kızı görmemişti.

Ömür de bugün toz pembe, uçuş uçuş, askılarıyla fiyonklar yaptığı ve iplerinin bir kısmının omuzlarına doğru sallandığı, tatlış, yaşını yansıtan bir elbise giymişti. Sözde Aker'le onun tanışması bize vurgun yedirecekti ama nerede? Kime niyet kime kısmet demişler...

Daha kısmet olan bir şey yoktu. Bence. Aker'in gözleri, gelen ince ve nahif sesle, Atlas'tan ilk kez ayrılıp, kıza döndü. Sinirli olduğu yüz metre öteden belli, koyulaşmış yeşil bakışları, Ömür'ü yeni fark etmesinin etkisiyle biraz da olsun dağılmıştı! Anam güzel görünce dayanamamak mı? Lan bunlar da ship!

Belli ki benim kadar iç sesimin de kafası karışıktı. Sonunda ne olacağını Hakk bilirdi artık!

Bence kimse değil Aker bilecek ve biz zort gibi kalacağız.

Doğru olacak olan oydu. Yani sonuçta kendini klonlayamayacağına göre? Bildiğim bir tek yumurta ikizi de olmadığına göre?

Mecburen paylaşılması gereken bir kurban gibi, ikisinden birine yar diye gidecekti artık.

Puahhadhasdgmshd!

İç sesimin random gülüşüne neredeyse ben de eşlik edecektim. Çocuğun sağlığı hakkında endişelendikten sonra şimdi dibine girip, kah kah gülmek hiç hoş olmayacağından zor bela kendimi tuttum.

Ömür, ikilinin güreşe tutulur gibi birbirine sarılı olan ellerine şöyle bir baktı. Ne halde olduklarını yeni yeni fark eden ve belli ki bundan hisler harici, fiziken bir rahatsızlık duymayan Aker ve Atlas da aynı anda bir adım geri çekilip, birbirlerinden ayrılmışlardı.

Aker boğazını temizleyip, üstten üstten, boyu yüzünden üstten yani, Ömür'e baktı. Dudaklarında aniden çarpık, akıl alıcı bir gülümseme belirmişti. Lan benim kardeşim diye demiyorum, harbi yakışıklıydı bu teneke! "Ne olduğunu ben sorgulayıp anladıktan sonra size açıklayabilirim hanımefendi. Kimsiniz bu arada? Necisiniz? Gökten mi düştünüz ben anlamadım?"

Cennetten demeliydin ama düz adam değilsin severim seni Aker!

Ömür ya gerçekten anlamamıştı ya da saf ayağına yatmakta benden bile ustaydı. "Ben de bu arabadan indim ya?" dedi.

Aker buna harbiden şaşırmıştı. Bir ona bir arabaya baktı. "Hadi ya?"

Bu ne düşündüyse artık gözü yalnızca iki şeyi gördüğünden, güzelim kıza bile bakar kör olmuştu. "Fark etmemişim."

Ömür, minik minik parmaklı, ince elini uzattı ona. "Ömür ben."

Aker, elini kaldırıp kızın elini tuttu. "Aker." Hâlâ yüzünde fena bir gülümseme vardı ve Ömür ona bakarken ister istemez gülmeye başlamıştı. Çakal işi biliyordu. Bir anda duygularını değiştirmiş bipolarımsılar gibi davranmasa iyi çocuktu.

Senin bu çakal ikisini de parmağında oynatıp bırakırsa ya?

Şerefsiz demedik ağır ol kardeş! Bir bana şerefsizdir o!

"Benimle de tanış!" dedi Atlas, kıskançlık mıydı o yüzünde gördüğüm? Gerçi belki de kardeşini kıskanmıştı. Biz iç sesle artık pireyi deve yapmaya meyili olduğumuzdan her şeyi başka bir yerimizden anlayacaktık.

MAFYA BEY -TEXTING +18Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum