Benim bazen bunu anlatmaya Türkçe yetmiyoo.

Bana cevap vermeden önce kapıyı kapadı. Acaba Uğurcuğum onu ne zaman tokat manyağı yapacaktı? O günü sabırsızlıkla bekliyordum da.

"Ahseynnn," deyip camış gibi yatağa zıpladı bir anda. Yan tarafıma o hayvan gibi çökünce benim yattığım kısım havalanmıştı. Ağzına sıçayım, küçük bebelere yaptıkları gibi beni de yerimde zıplatmıştı ayı!

"Off Aker sabah sabah kudurmuş gelmişsin yine belli ki ama hiç kavga çekemeyeceğim. Bugün git, yarın gel." Zaten etim kemiğim ayrı ağrıyordu. Evin içinde bedenimin her yerinde bulunan morlukları kimseler görmesin diye, uzun uzun, kapalı giyinmekten sıkılmıştım ve pişmiştim. Götüm ayrı bir acıyordu, kıpkırmızı olmuştu. Şimdi bir de Aker'in saçımı başımı yolmasına katlanamayacaktım. Knka sen de onu tırnaklıyon ama az değilsin?

Elim armut mu toplayacaktı?

"Yaaa çok sıkılıyorum ama ben. Barışsak mı? Kavga edelim, yine küseriz?"

Başıma bela ararken ben olur gibi. Bu çocuk bu kadar mı işsizdi de bana sarıyordu ya. Delirecektim şimdi canım burnumdaydı zaten, Mafyacım da yazmıyordu!

"Oğlum bak git, sabah sabah delirmiş. Baba diye bağırırım görürsün ebeninkini."

"Sus be işine geliyor senin de, onun arkasına saklanıyorsun?"

"Yooo ben tek tabancayım herkese yeterim evellallah da, senin babamın karşısında ezilip büzülmen hoşuma gidiyor." Ele hojj.

"Adisin ya ağız tadıyla kavga da edemez olduk. Hem ne var seni davette göremedim diye endişelenmiş ve bunu babama söylemişsem?"

Yatakta bir anda doğrulup, ümüğünü sıkmaya başladım tek elimle. Tırnaklarımı boğazına kedi gibi geçirirken bile aklıma kim gelmişti tahmin edin? Psikopat civciv? Of nalaka ya mafyam tabi ki bana kedi demesi bakımından. He o goni bakımından? He reynmen he!

Elime birkaç kez vurup, boğazını serbest bıraktırdı ama ben de zaten o kadar sert sıkmamıştım bu sefer. Dediğim gibi halim yoktu, keyifsiz, olan bitenden bihaberdim. "Sen beni merak etme çocuk, yürü git ya! Ben sana o gün karıştım mı? Ne güzel yollarımızı ayırdık bitti, sen gidip mekanda avlanırken ben Aker nereye gitmiş dedim mi babama?"

"Off eğlenceli ama. Bana ne? Ben en azından otel sınırları içerisinde kaldım hem!"

"Senin doktora görünmen lazım Bokerciğim. Valla bak, günah sana. Çünkü beynin yerinde bir kaos taşıyorsun. Kaos gelmiş, sende canlı bir organizma olmuş yani öyle düşün."

"Zevk meselesi." Derin, sabır dilenir bir soluk aldım.

"Hay senin meselene. Benim odama niye geldin sabah sabah? Rüyalarına konu olmaktan imtina ile kaçınırım çünkü?"

"Salak sana mı sıra gelecekti?" Gözlerini artık her ne görüyorsa, onları hayal eder gibi kapatıp, başını geriye atarak mırıldanmıştı bunu. İster istemez güldüm, abaza! Kafamı iki yana salladım. Alnına parmağımla bir fiske atınca gözlerini açtı. "Yaa dedim ya sıkılıyorum, uyuyamıyorum."

Bir dakika bir dakika bu her an yaaa demeyi uzatmayı ben birinde daha duymuştum. Kimde? Ömür tabi ki.

He la. Biz bunları baş göz edecektik. Uygunlarsa birbirlerine?

Evet ama işte kavga gürültüyle arada kaynıyordu. Acaba lafı çıtlatsa mıydım? Durman hata.

Ama kızın başını yakmak istemiyordum ben bu malla ya. Valla ömür tüketirdi. Ömür? Tüketmek! Ulan Ahsen yaptın gene yapacağını.

MAFYA BEY -TEXTING +18Where stories live. Discover now