"İnsanlara ne diyeceğiz?" Taehyun'un âni sorusuyla başım tekrar öne eğildi, okula geri dönmenin bize fazladan bela açıp ilgi toplayacağı belliydi "Ne bileyim Taehyun."

"Hastalandığını söylersin." diye ekledim hızla "Ben de senin yanında beklediğimi söylerim."

"Çok saçma olmaz mı? Sonuçta pek de kısa bir süre değildi."

"Daha iyi bir fikrin var mı?" Bir dakika kadar bir sessizlik oluştu, Taehyun galiba daha iyi bir fikir bulamamış olacak ki yavaşça başıyla onayladı "Peki."

Okul gözüktüğünde Taehyun önden ders notlarını almak için hızlanmıştı ve ben uyuşuk bir şekilde taşları tekmeleye tekmeleye yürümeye devam ediyordum, sonuçta onun kadar istekli değildim. Derse hazırlık notlarını alsam da dersten önce hiçbirini okumaya vakit ayırmayacağım için bana da bir faydası yoktu.

Girişe geldiğimde acele etmeden kafamı kaldırıp okuluma baktım, eğer bu işten paçamı kurtarabilirsem bir beş on sene sonra muhtemelen burası benim için kabuslarıma girecek kadar iğrenç bir yer olarak kalacaktı. Ryujin'in cesedi okulda attığım her adımda benimleymiş gibi hissediyordum.

Derin bir nefes alıp içeri girdim. İnsanların gözleri anında beni çevrilmişti, bu kalabalık arasında Wooyoung'u görmenin neşesiyle ona el sallayıp yanına doğru ilerlerken onun bana geri el sallamaması aklıma takılmıştı, yoksa beni fark etmemiş miydi?

Bankın yanına gelip yanına oturdum. Elim refleks olarak karışmış saçlarını düzeltmeye gitmişti ki irkilmiş gibi geri çekildi. Arkasındaki San'ın da bana aynı uzaklıkla durduğunu fark edince olduğum yerde ne olduğunu sindirmeye çalışmıştım ama geçerli bir nedeni yoktu. Ben yokken burada bir şey mi olmuştu?

"Ne oluyor Woo?" Hafif kırgın çıkan sesime ben bile şaşırırken o tepki vermemişti "Bozuk muyuz?"

"Bozuksunuz." Sevgilisinin cevabıyla yüzüm buruşmuştu, bu çocuk neden Wooyoung'un yerine konuşuyordu "Sana sormadım."

Soru dolu bakışlarım Wooyoung'a kaydığında daha fazla dayanamayıp sonunda konuşmaya karar vermişti "Sana güvenmiyorum Beomgyu. Bu yüzden konuşmamaya karar verdim."

Sahip olduğum tek arkadaşımın dediğiyle kaşlarım çatıldı, güvenini kıracak ne yapmış olabilirdim ki?

"Ne diyorsun? Açık ol."

"Yeterince açık konuştum bence. Güvenmiyorum."

"Nedenini soruyorum?!" Sesim yükseldiğinde San'ın da hareketlendiğini görmüştüm. Sanki arkadaşıma bir şey yapacakmışım gibi koruma tavırlarıyla başımızda dikilmesi sinirlerimi zıplatıyordu.

"Nedenini mi soruyorsun?" Alaycı bir şekilde güldü "Peki en başından sıralayayım."

"Kai ile çıkmaya çalışıyordun en son ne oldu da bir anda Taehyun'la yakınlaştın. Etrafındaki insanlara bir bak Beomgyu. Bu insanlar arasında nasıl normal olabilirsin?!"

"Abinden bahsetmiyorum bile ve Taehyun... Soobin'in doğum gününde olanları artık herkes biliyor. Ah, yanlışlıkla Soobin konusunu da açtım galiba. O silah kaçakçısıyla ne işin var mesela?!"

tag,you're it  | taegyuWhere stories live. Discover now