Slave Hearts - Dramione

12. Bölüm - Son Savaş - FİNAL!!!

- Hort ne? 

Harry kollarından ayrılan genç kadına bakınca Hermione " Bilmiyor. " dedi. " Henüz ona açıklama fırsatı bulamadım. " Draco kollarını göğsünde kavuşturarak " Neyi açıklama fırsatı bulamadın Granger? Potter ve sen benden başka neler gizliyorsunuz? " derken kaşlarından birini de kışkırtıcı bir şekilde alnına doğru kaldırmıştı. Hermione gözlerini devirerek " Hemen de alınır. " dedikten sonra " Otursak iyi olur çünkü bu açıklamalar biraz uzun sürecek. " kanepeye geçip oturdu. Draco yanına oturduysa da ondan tarafa bakmıyordu. Harry ve Blaise de onların karşısına geçtiler. Harry kısaca Dumbledore' un Hortlukları keşfedişini, birlikte onları avlamaya gittikleri zamanları, teker teker nasıl yok edildiklerini anlattı. 

- Ve sen bana ölümcül lanet attığında ben gerçekten de öldüm. Kısa bir süreliğine ama yine de öldüğüm için içimdeki Hortkuluk da benimle birlikte öldü. Ama beni bu dünyaya bağlayan bir şey vardı. Snape' in büyüsü. Deyim yerindeyse beni öbür taraftan çekip aldı. Ama bu Ron' a biraz ağıra patladı. Onun savaş sırasında düşmesinin ve gözlerinin bu hale gelmesinin nedeni aslında benim. O kadar çok hayat gücünü ondan aldım ki geriye Azkaban' daki işkencelere dayanıp karşı koyabilecek gücü kalmamıştı. Ölmemesine seviniyorum.

- Böylece benim öldürdüğümle birlikte geriye sadece bir Hortkuluk mu kaldı diyorsun?

- Nagini. Bir tek o kaldı ve o da Karanlık Lord' a en yakın Hortkuluk olduğu için en sona kaldı. Bu yüzden Blaise ile birlikte ortak çalıştık. Karanlık Lord' un Nagini ile ilgili alışkanlıklarını araştırmak, çağrıldığı toplantılara katılmak gibi işlerde ve Blaise' i benden ayırabileceğini düşündüğü herkese karşı Blaise kendisi görüşmelere katıldı, araştırdı ve bilgi topladı. Ben de bazen bakanlıkta bilgi toplamak, esir düşmüş arkadaşlarımızın nerelerde olduklarını araştırmak, Snape' le iletişime geçme konularıyla ilgileniyordum.

- Tek Blaise ama iki farklı kişi öyle mi? Benimle de konuştun ama seni tanıyamadım. Buna nasıl cesaret edebildin?

Harry kocaman sırıtınca Draco başını inanılmazsın der gibi iki yanan salladı. " Her zaman bir aptalın cesaretine sahip olmuştun zaten. Seni öldürebildiğime şaşmamak gerek. " Hermione bunun üzerine Harry'e dönerek " Lafı açılmışken Harry sen nasıl oldu da Malfoy' un saldırısını durduramadın? " deyince Harry biraz kızararak başını önüne eğdi. " Şey o sırada dikkatim dağınıktı. Hepiniz için çok endişeliydim. Karanlık Lord' u da görebiliyordum. Ona doğru ilerlerken onun Snape' e bağırdığını ve asasını çıkardığını gördüm. O anda aklım başımdan gitti diyebilirim. Onunla karşılaşacak olan bendim tamam mı? Snape değil. Ben hazırlanmıştım, ben seçilmiştim, ölecek biri varsa ben olmalıydım o değil. O asla değil. " Harry sesinin titrediğini fark edince yutkunarak sustu. Karşısındaki iki genç gözlerini kırpıştırarak ona bakıyorlardı. Sonunda Draco boğazını temizleyerek " Sana şimdiden başarılar dilerim Potter. O kolay adam değildir. " deyince Harry rahatlayarak gülümsedi. 

- Bana mı söylüyorsun?

Draco da güldükten sonra Blaise' e dönerek " Demek bu yüzden sık sık hapishaneler hakkında bilgiler istiyordun? " diye sordu. " Böylece Potter senin kimliğinde dolaşıp Yoldaşlık üyelerinin güvenlerini yeniliyordu. Gelecek için umutlanmalarını sağlıyordu. Bu yüzden Ölüm Yiyenler bu kadar zaman boyunca çözülmeler olmamasının nedenini anlayamamışlardı. Hepsi hapishanelerinde senin ortaya çıkacağın zamanı bekliyorlar öyle değil mi? " Harry onaylarcasına başını salladı. " Kolay olmadı, karşılarında gördükleri kişi Blaise Zabini idi, kendi kimliğimle karşılarına çıkmama olanak yoktu. Ama yine de denedim, Blaise'in aileleri hakkında edindiği bilgilerle onların güvenini kazanmaya çalıştım. " " Pansy' nin yaşadığını Ron' a söylemen gibi mi? " Harry Hermione' ye bakarak " Evet " dedi. " Hepsi ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar tutunmak için bir şeylere ihtiyaçları olan insanlar. Aileleri, sevdikleri, arkadaşları olan insanlar. Onlara istedikleri şeyi verdim, savaşmak ve dayanmak için bir neden. " Draco karşısındaki genç adama bakarken onun ne kadar değiştiğini düşünüyordu.