✧2.9✧

72 9 124
                                    

Yaşadığım gerginliğin bana hediye olarak sunduğu titreyen ellerimi izliyordum. Yumruklarımı sıkıp serbest bırakıyor, yanında huzursuz bacak sendromunu da davet ediyordum. Oturduğum koltuktan ne yapacağımı bilemeyip birden kalktığımda birkaç saniye neden kalktığımı sorgulayıp yeniden oturdum. Şu an ne yaptığımın farkında bile değildim.

Bir yanımda gerçekleri öğrenecekleri için yaşadığım gerginlik varken diğer yanımda ise söylemediğim için içimde gittikçe büyüyen bir vicdan azabı vardı. İkisi bir olup bana karşı cephe almıştı fakat benim ayakta durmaya bile mecâlim yoktu.

Ciğerlerime doldurduğum nefes bile beni boğuyormuş gibi hissederken seslice üfledim. Avucumda hissettiğim acıyla beraber ellerime baktığımda tırnak izlerimle karşılaştım. Fark etmeden tırnaklarımı avucuma bastırmıştım. İçimi tümden kaplayan huzursuzluk beni yeniden yerimden kaldırmayı başardığında odanın içerisinde volta atmaya başladım. Yerimde duramıyordum.

Kendi adım seslerimin yanında bir adım sesi daha işittiğimde refleks olarak kapıya doğru bakmıştım. Gelen Deniz'di. Bir süre kapıda durup bana baktıktan sonra yanıma gelip bir eliyle titreyen ellerimi tuttu diğer elini de saçlarımın arasına daldırıp beni kendine çekerek sarıldı. "Sakin ol."

Yeniden derin bir nefes alırken Deniz ile beraber hemen yanımızdaki koltuğa oturmuştuk. Dudaklarımı araladım fakat dilim tutulmuş gibiydi. Boğazımdaki düğümler yutkunmamı bile engellerken konuşmamı imkansız kılıyordu.
"Arya, bilmeye hakları var. Bunu biliyorsun değil mi?" Usulca başımı salladım. Onların yerine kendimi koymak bile istemiyordum. Bu konuda çok bencilce davranmıştım. "Ben," dedim titreyen sesimle. "Ben onlar öğrenmeden iyileşirim, iyi olurum sandım Deniz." Dolan gözlerim ile gözlerine baktığımda "Şşş," diye mırıldanıp saçımı okşamaya devam etti. Bana teselli veremediği bir noktadaydık ve belki de benden çok onun teselliye ihtiyacı vardı.

"Ben hiç bilmesinler istedim çünkü henüz 2.evreydi, hani ameliyat olurum alırlar ve geçer biter diye düşündüm. Boşuna endişe etmelerini istemedim, korksunlar istemedim. Hele ki benim yüzümden, ben bunların hiçbiri istemedim." Göz pınarlarımdan taşan bir damla yaş usulca yanağımdan süzüldüğünde onu silmek için gayret göstermedim. Öylece aksın istedim, olurda üstümdeki bu yükte akıp gider diye kendimi de gözyaşlarımı da serbest bıraktım.

"Bencilce davrandım, söylemeliydim. Bana ne deseler haklılar şimdi, hak ettim. Kendimi onların yerine koyamıyorum bile. Ama işte, ilerlemez sandım ben, ben iyileşirim iyi olurum sandım. Ben geçer sanmıştım Deniz." dedikten hemen sonra sarsılarak ağlamaya başladığımda Deniz bana daha sıkı sarıldı. Burnunu çektiğini duyduğumda suratına bakmak istesemde cesaret edemedim. Onun ağladığını görmek beni her zaman paramparça ediyordu.

"Geçecek," diye fısıldadı kulağıma doğru. "Geçmek zorunda, başka bir ihtimal yok." Kafamı hafifçe kaldırıp gözlerin içine bakarak fısıldadım. "Var, Deniz. Bir ihtimal daha var." Bana sardığı kollarını âniden çekip elleriyle sıkıca kulaklarına bastırdı. Eş zamanlı olarak gözlerini sımsıkı kapattığında iki gözünden aşağı yaşlar süzülmüştü. Tüm sorumlusu bendim.

Parmaklarımla yanaklarını ıslatan yaşları silerken mırıldandım. "Keşke, eskisi gibi oyuncak arabanı kırdığım için ağlıyor olsaydın şu an. Ben de gülseydim." Kafasını iki yana sallayıp bir yandan ağlarken gülümsedi. "Yalancı." Kan çanağına dönmüş gözlerini gözlerimde sabitledi. "Ben her ağladığımda sen de ağlardın, ne gülmesi. Annem bana her terlik fırlattığında kendimi hep seni teselli ederken bulurdum. Oyuncak araba mevzusuna gelecek olursakta, o araba hala duruyor biliyor musun? Japon yapıştırıcısıyla arabamı yapıştırmaya çalışırken elini de yapıştırdığın günü hatırlıyor musun? Nasıl korkmuştun!" dediğinde gözlerimizle yaşlarla kahkaha attık.

𝚈i𝚃i𝚁𝙼𝙴𝙳𝙴𝙽 ↬ 𝔱𝔢𝔵𝔱𝔦𝔫𝔤Where stories live. Discover now