✧1.8✧

103 16 41
                                    

2 yıl önce

Gecenin bir yarısı sıkıntıyla ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Çok heyecanlı aksiyon dolu bir iş içerisindeydim. Çünkü birazdan Deniz'in dokunmama bile izin vermediği parfümünü ondan habersiz kendimle paylaşacaktım.
Mutfağa gidip gece atıştırmalığı yapan Deniz'i göz ucuyla kontrol ettikten sonra nefeslerimi bile korkuyla alarak yavaşça odamın kapısını kapattım. Yakalanırsam sonum olurdu. Bunu istemeyiz değil mi?

Ayak seslerimi en minimum seviyeye indirdim. Utanmasam sürünecektim. Deniz'in odasına doğru iyice yaklaştığımda bir yandan Deniz'i kontrol etmek için çabalıyordum. Görürse işim biterdi. Bir daha beni iş üzerindeyken görürse alıp sıkmak için bu kadar uğraştığım parfümü bana içirirdi.

Elimi kapının kulpuna doğru götürürken ellerimin titrediğini fark ettim. Bu kadar heyecanda biraz fazla değil mi be kızım? Alt tarafı bir parfüm.
Yavaşça kapı kulpunu indirerek bir ajan edasıyla kapıyı açıp içeri girdim. Deniz mutfakta en sevdiği şeyi yapıyor, yemek yiyordu. Hayatta gelmezdi!

Ses çıkarmamaya dikkat ederek kıs kıs güldüm. Kendime hediye edeceğim parfüm, tam olarak göz hizamdaydı. Sessiz atmaya çalıştığım adımlarımla parfüme gittikçe yakınlaşırken yakamı bırakmayan nefes darlığından ötürü derin bir nefes aldım. Neydi şimdi bu? Deniz odasında oksijensizlikten nasıl vefat etmiyor acaba?

Parfümü elime aldıktan sonra kontrol amaçlı kapağını açıp kokladım. Bu, benim için bir öksürük krizinin başlangıcı olsada öksürmemeye çalıştım. Doğru parfüm, tamda ellerimin arasındaydı! Ses çıkararak bu başarımı mahvedemezdim. Yüzümde bir zafer tebessümü ile ellerimin arasındaki parfümü sıkı sıkıya tutarken göz ucuyla kapıyı kontrol ettim. Tehlike yoktu.

Bunu fırsat bilerek Deniz'in nefes alınmayan odasının camını açmak için pencereye doğru gittim. Daha fazla öksürmeden duramayacaktım. Kızardığına emin olduğum gözlerim yaşarmıştı. Titreyen ellerimi cama doğru uzatırken elimde olmadan seslice nefes almaya çalıştım. Almak için uğraştığım nefes bir kılıç darbesiyle yok edilmiş gibi ciğerlerime ulaşamadığında kesilen nefesimle beraber istemsizce öksürmeye başladım. Elim camın kulpuna yetişemeden düştüğünde duvardan destek alarak güçlü kalmaya çalışıyordum. Diğer elimle hâlâ parfümü sıkıca tutarken onu düşürmemeye çalışıyordum.

Nefesimin hala düzene girmemesi beni gittikçe korkutuyordu. Baştaki küçük öksürüklerim çoktan beni terk etmiş yerine tüm evin duyabileceği kadar sesli, boğazımı yırtacak kadar güçlü öksürükler yerini almıştı. Nefes alamadığım için mi öksürüyordum yoksa çok öksürdüğüm için mi nefes alamıyordum bilinmez ama gözlerimden akan yaşları yanaklarımın ıslaklığıyla fark ettim.
Duvara tutunduğum elim kayarken usulca dizimin üzerine çökmeye başladım. Kesik kesik aldığım soluklarım ciğerlerime ulaşmaması beni hayatımda ilk defa ölüm korkusuyla başbaşa bırakıyordu. Boğuluyordum.

Ellerimden kayıp yerle buluşan parfümün kırılma sesi sert bir gürültü yayarken eş zamanlı olarak odaya bir adım sesi karıştı. "Arya! Ne oluyor?"
Deniz'in yüzüne bakmaya kalmadan anında yanıma gelip diz çöktü. Şokla yanımdaki kırılmış parfüm şişesine bakıp yüzüme bakmaya çalıştı.
"Kızım, ne oldu ya? Ne oldu abi birden? Ne oldu?"

Deniz'in de bu denli korktuğunu görmemle beraber ağlamaya başladım. Deniz'i hiç böyle görmemiştim. Bana yöneltilen soruyu bende kendime yeniden sordum, neler oluyordu gerçekten?
Hıçkırıklarım boğazımda kaybolurken kesilen nefeslerime eşlik ediyordu. Yalvarır gibi Deniz'in yüzüne baktım. Konuşacak halde değildim. Sadece nefes almak istiyordum. Sadece ama sadece nefes almak. Deniz parmaklarıyla gözlerimden akan yaşları silerken o da telaşlı nefesler alıyordu. Çok korkuyordum.

Birden bulunduğumuz odanın ışığının yanmasıyla kapıya doğru baktım. Birisi beni kurtarsın istiyordum. Bu yüzden yalvarır gözlerle, gelen anneme baktım. Arkasından babamda koşarak gelmişti. Şu an üçü de benimle beraber diz çökmüştü ve ben nefes almaya çalışıyordum. Uğuldayan kulaklarım arasından birkaç telaşlı cümle duyuyordum. "Nefes al Arya, hadi, lütfen!"
Teker teker hepsinin gözünün içine baktım ölecek gibi hissediyordum. "Kızım! Deniz? Ne oldu oğlum ne oldu birden! Rabbim sen koru!" Annemin şefkatli, sıcacık ellerini saçlarımda hissettiğimde sonunda zor zor bir nefes ciğerlerime ulaşmaya başlamıştı. Ama hala bana yetmiyordu.
Bayılmak üzereydim ki elinde suyla gelen babamı bulanık gözlerle gördüm.

Biraz yüzüme su vurduktan sonra annem enseme su vuruyor deniz alnımı ve saçlarımı ıslatlamaya çalışıyordu. Sonunda biraz daha ferahlamıştım. Ama kendimi o kadar yorgun hissediyordum ki baygın gözlerle tam karşımda duran Deniz'in gözlerinin içine baktım. Sadece birkaç saniye sonra halsizce başımı Deniz'in omzuna gömdüm. Öleceğim sanmıştım.
Sanırım bayıldığımı sanan annem bir feryat kopardığında zar zor çıkardığım kısık sesimle "İyiyim." dedim. Annemin derin bir nefes verdiğini duydum. "Yavrum! Güzel kızım! Allah'ım sana şükürler olsun. Rabbim sana binlerce kez şükürler olsun!" Annemin rahatlamanın verdiği etkiyle ağlamaya başladığını duyduğumda, bende sarsılarak ağlamaya başladım. Gerçekten çok korkmuştum. İlk defa kendimi ölüme bu kadar yakın hissetmiş, gerçekten öleceğimi sanmıştım.

Saçlarıma bir öpücük kondurup, bana sarılan elini bırakmadan diğer eliyle saçlarımı okşamaya başlayan Deniz'in de ağladığını fark ettiğimde sevdiklerimi üzdüğüm için daha önce hiç olmadığı kadar sinirlendim kendime. Ama bir o kadar çaresizdim ki titreyen dizlerimi hissediyor, ayağa kalkamayacağımı biliyordum. Bu yüzden başımı Deniz'in omzundan kaldırmadan daha çok sakinleşmeyi bekledim. Deniz bir yandan kulağıma "Tamam. Geçti." diye fısıldarken her an uykuya dalmak üzereydim. Uyku ilacı içmiş gibiydim sanki. Bir anda neler olmuştu böyle?

Bugün

Odamdaki pencereden gökyüzünü izlemeye dalmışken birden ilk belirti yaşadığım ânı hatırladım. O zamanlar bunun bir belirti olduğunu bilmiyordum. Benim için sonun başlangıcı olduğunu bilmiyordum. İstemsiz bir şekilde yüzüme sinen buruk gülümsemeyi hemen sildim. Ben yaşayacaktım. Hem çok erken değil miydi? Ne bileyim ki işte, ben izlemek istediğim tüm dizileri bitiremeden olmaz ki. Bir dünya hayalim var bir kere benim. Henüz tam olarak büyümüş gibi bile hissetmez ki olmazdı. Olamazdı işte.

Gözlerimi pencereden ayırıp gözlerime dilan yaşları geri göndermek için tavana doğru baktım.
Sonra çirkin bir şekilde burnumu çekip telefonumu elime aldım. Mert en son görüşmeyelim mi yazmıştı? Hemen sohbetine girip mesajına belkide bininci kez okudum.

mertozdemir: Bundan sonra görüşmeyelim olur mu?

Belki yazar diye günlerce beklemiştim. Ama her zamanki gibi beklentim gerçekleşmemişti. Biraz gurur yapmak istemiştim ama kendime gurur için ayırdığım vaktin sonuna geldiğimi söyledim ve yüzüme sinsi bir gülümseme yerleştirdim.
Olmaz Mert Efendi, bundan sonra görüşmezsek olmaz.


1.9'da görüşmek üzere! ♡

𝚈i𝚃i𝚁𝙼𝙴𝙳𝙴𝙽 ↬ 𝔱𝔢𝔵𝔱𝔦𝔫𝔤Where stories live. Discover now