✧2.3✧

89 13 145
                                    

Elimdeki abur cuburları gelişigüzel masaya dizdim. Şu an tek düşündüğüm şey, annem eve gelmeden önce bu evi toparlayabilmekti. Aksi takdirde bu bu evden cenazem çıkardı. Aklımdan geçen düşünceyle duraksadım.
Birden tüm rotam kaymış, evden gerçekten cenazemin çıkacağı günü düşünmeye başlamıştım. Kafamı iki yana sallayarak kendime bir tokat attım.
Geçmiş ya da gelecek değil, sadece bu an. Tam şu an.

"Aha tam delirdi bizim kız. Normalde kendine tokat atan insan görünce çok şaşırılır. Ama valla hiç şaşırmadım, her türlü şeyi bekliyorum senden. Her türlü."
Bıkmış gibi yakasını silktiğinde ona dil çıkardım.
Dil çıkaran insanlardan hiç hoşlanmazdım. Kendim hariç.

Elime geçirdiğim ilk şeyi Deniz'e doğru fırlattım. Ona doğru uçuşa geçen cips paketini havada yakaladı. "Bak oğlum, sen beni günaha sokuyorsun." Kaşlarını 'bak sen' dercesine kaldırdı.
"Ben mi dedim sana bana nimeti fırlat diye. Yazıklar olsun sana." Sesinin sonuna doğru karışan zil sesiyle kapıya doğru baktım. Oraya gitmeye bile öyle halim yoktu ki...
Kaldırmakta eskisine göre güçlük çektiğim bacağımla Deniz'e tekme attım. "Aç lan kapıyı."

Halsiz olduğumu anlamış olacak ki bir anda yüzü düştü. Normalde kurduğum cümleden bile olsa inat eder o kapıyı açmazdı, hele tekme atarak söylesem hiç açmazdı.
Ama şimdi, tek kelime etmeden arkasını dönüp kapıyı açmaya gitti.
Nefret ediyordum. Böyle olmasından nefret ediyordum. Arkamı dönüp ellerimi masaya koyarak masadan güç aldım.

Halsiz gözükmemeliydim. Yumruklarımı sıkıp derin bir nefes aldım. Ardından gülümsedim. Güzel bir akşam olacaktı. Kimseyi endişelendirmenin lüzumu yoktu. Deniz'in şimdiden moralini bozmuştum.

"Selamun aleyküm!"
Doruk'un sesini duyduğumda sırıtarak arkamı döndüm. Vakit kaybetmeden ona doğru koşarken o da bana doğru geldi. Omuzlarımızı sertçe birleştirip kafamızla tokalaştık ardından yandan el hareketletimizi yapıp yandan bacaklarımızı tokuşturduk. Onun bana hayvan gibi gücüyle çarpmasıyla geriye doğru düşecekken beni tuttu.
İkimizde salak salak gülüyorduk.
"Ve aleyküm selam birader."

Doruk ile selamlaşma hareketimizi yaptıktan sonra "Biraderim için!" diye bağırıp içeri giren Zeynep'e baktım. Şarkının devamını söyleyip ona doğru yürüdüm ve aynı anda birbirimize sarıldık.
Daha dün görüşmemize rağmen sanki yıllardır görüşmemişiz gibi sarılıyorduk. Zeynep, sarılmayı çok seven bir kızdı. Gülümseyerek ondan ayrılırken içeri giren Atahan'ı gördüm.

Bir anda sırtına atlayıp taradığı belli olan saçlarını karıştırdım. "İnsan kankasına gelirken saç mı tarar lan!" Bir yandan düşmeyeyim diye beni tutarken bir yandan benden kurtulmak için saçımı çekmeye başladı. "Ulan cadı! Hatta ne cadısı, cadı senin yanında halt yemiş! Bırak lan saçımı. Sen tarayacaksın onları!"
Gülmekten karnıma ağrı girmişti. Saçlarını bırakıp yanaklarını mıncırdım.  Atahan yakışıklı olduğu kadar tatlı bir çocuktu. İnsanın yanaklarını sıkası geliyordu. Ellerimi Atahan'dan çektiğimde Zeynep'e baktım. Hüzünle abur cuburlara bakıyordu. Arkasından sinsice yaklaşıp kafasına vurdum.

"Bak beni sinir etme! 52 kilo olupta kendine eziyet edersen seni döverim. Ye abi istediğini, al ye."

Elime geçen ilk çikolata paketini açıp belki de yarısını Zeynep'in ağzına soktum. Birden ne olduğunu şaşırınca bana öyle bir baktı ki o an gülmekten kırılacağım sandım.
"Haydi afiyet olsun." dedikten sonra omzuna vurup yanından geçerek koltukta Deniz'in yanına oturdum. Gülümsemekte zorlanan Deniz'i fark ettiğimde bacağına çimdik attım. Doruk ve Atahan kendi aralarında bir tartışmaya girmişlerdi. Zeynep ise abur cuburlarla olan imtihanındaydı şu an. Kimsenin dikkatinin bizde olmadığına emin olduktan sonra Deniz'in kulağına yaklaştım.

𝚈i𝚃i𝚁𝙼𝙴𝙳𝙴𝙽 ↬ 𝔱𝔢𝔵𝔱𝔦𝔫𝔤Where stories live. Discover now