8. Bölüm "Ruhun Azabı"

13.2K 412 22
                                    

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin

Keyifli okumalar dilerim

Yıldızlara basmayı unutmadan bölüme başlayabilirsiniz.

                     8. Bölüm
                     Ruhun Azabı

           Sia - Courage to change
           Taylor swift - Anti - Hero

Bu davete katılıp katılmamak arasında kaldığım saniyelerde, kaçmananın bir manası yoktu. Yıllardır zaten kaçmıştım. O kadının katıldığını bildiğim bütün davetlere katılmayı reedetim ama
Bu davet benim miladım olacaktı.

Çünkü o kanla yazılmış anıları kül etti ruhum,
Karanlığı mabedim ilan ettiğim günlerim yok.
Bütün acılarımı, kırıklarımı, anılarımı sisli bir güne emanet ettim. Sonra sis onları yavaş yavaş gökyüzüne çıkarıp kaybeti.

Hayat tekarürden ibarettir. O gün geldiğinde onlar için soğuk bir kış olacağım.

Parmaklarımın arasında tuttuğum davetiyeyi aldığım yere geri bıraktım. Küçük adımlarımla dolabımın yanına gelip açtım ve içine ilgisizce bakmaya başladım. Siyah geceliğimi çıkardım. En alt çekmecede duran iç çamaşırlarımıda aldıktan sonra kapağını kapatıp yatağıma doğru yürümeye başladım, tam önüne geldiğimde kucağımda ki kıyafetleri üstüne bıraktım. Önce iç çamaşırlarımı sonrada elbisemi giyindim ve cilt bakımımı yapıp, saçlarımı topladıktan sonra odanın sol tarafında kurulu olan boyalarım ve tuval masamın yanına geçtim. Sergiye az bir zaman kalmıştı artık daha sıkı çalışmalıyım. Çizimlerin çoğu bitmişti ama benim hayatımda kurulu bir düzenim yok. Her an her şey olabilir ve insanlar bari beni çizimlerimde iyi biri olarak hatırlasın.

Ruhum derin bir azabın içinde her gün. Hatalarım, yanlışlarım en çokta günahlarım beni derin bir ızdırapta boğuyor.

Bu azaptan tek kurtulduğum yer başına geçtiğim tuvalım. Boyaları her karıştırdığımda içimde rengarenk çiçekler açıyor. Dünya duruyor sanki ben ve çizimlerim kalıyoruz. Bu gün acılardan sıyrılmış bir resim istiyorum. İlk işim gerçeğe bire bir yakın olan bir bahçe dolusu Asphodel çiçekleri oldu. Masmavi bir gökyüzü insanın içini ısıtan güneşin keskin ışıkları... Küçük bir kız çocuğu, üzerinde vişne desenleri olan beyaz bir elbise çizdim. Siyah uzun örgülü saçlarınıda çizdikten sonra durup baktım.  Eline çiçekleri toplaması için küçük bir sepet ekledim .
Bir kaç ufak dokunuşlarda bittince resim artık tamamen bitti. Parmaklarıma bulaşan boyayı yıkamak için oturduğum sandalyeden kalkıp banyoya girdim. Bolca köpükle yıkadıktan sonra komodinde duran telefonumu alıp eski yerime oturdum. Ekranını açıp gelen bir kaç bildirimleri görmezden gelerek sosyal medya hesaplarımda biraz gezmeye başladım. Yaklaşan sergi için heyecanını dile getirenler yüzümde kocaman bir gülümsemeye sebep oldular. Telefonu kapatıp ayağa kalktım ağır adımlarla Pencerenin önüne geldim.

Sert esen rüzgarın savurduğu ağaçların dalarına takılı kaldı bir süre bakışlarım. Sonra evin önde ki korumalara baktım. Oldukça titiz işlerini yapıyorlardı. Bakışlarım istemsizce bende kilometrelerce uzakta ki şehre kaydı.
Derin bir nefes aldım. Işıkları yanan evlerden sokaklarından geçen arabalara kadar baktım.
Kendimi bildim bileli hep o haraketli şehir benden çok uzakta olurdu. İnsanlar eğlenirdik ben uzaktan izlerdim. İçlerine karışsam bile içim yaralıydı...
Beni hep özgür bıraktılar ama öncesinde uçmamam için kanatlarımı kopardılar. O yüzden bende uçmak yerine hep koştum. Her güzel şeye geç yetiştim. Onlar gideceği yere yara almadan gelirken. Ben yara beri içinde geldim. İşte bu yüzden içimde çok korkunç bir kadın var oldu. Onun fısıltısı bile beni korkutuyor bazen. İnsan içinde ki sesten korkar mı?
Ben bazen çok korkuyorum.

Matemde Kalan Düşler +18 Where stories live. Discover now