3. Bölüm "Acının Koynunda"

26.9K 522 79
                                    

        Keyifli okumalar dilerim

Oy ve yorumsuz geçmeyelim
canlar ❤️

                   3. Bölüm
        " Acının Koynunda "

    Alan walker, sabrina Carpenter& Farruko - On my walk

Taylor Swift -  I did  something bad

Acılara yenilen bir harabe yüreğim. Kaç geceyi göz yaşlarımla yitirdiğimi hatırlamam. Umut kırıntısının olmadığı günlere açtığım da gözlerimi kendime bir söz verdim

Hiç bir geçmişin izi yüreğinde ebediyen kalmıyacak. Ve sen sana yapılanları, senden alınan her şeyin hesabını tek tek soracaksın.
O karanlık sokaklarda elini bırakıp seni ıssızlığa mahkum eden... Acıyı koynumda uyutuğum her gecenin.

Her gece bir yalanla ve her sabah başka bir yalanla uyandığımda gerçeğe olan inancımı tamamen kaybettim ben.
İşte o gün hiç bir yalana inanamam gerektiğini anladım.

Elini gergince ensenine koyup kaşıdıktan sonra bakışlarını tekrar yüzüme çıkardı.
" Bunun büyük bir ihmalkarsızlık olduğunun farkındayım ve bunu için üzgünüm." cümlesini bitirir bitirmez. Ben konuşmaya başladım.

" Peki senin üzgün olman bir şeyi değiştir mi?" diye sordum. Tek kaşımı kaldırarak. Bakışları gözlerimi buldu tekrar. Yüzünde ki mahçubiyet beni zere kadar ilgilendirmez bir tavırlar onu dinlemeye başladım.

" Bunun bir daha tekrarlanmaması için elimden geleni yapacam "dedi kendinden emin bir şekilde. üzerinde ki kalın montun yakasını çekiştirip düzeltikten sonra
" Şimdi adamları alıp oraya gidecem. Furkan'nada söyleyecem o adamlar her kimse bulması için "
Sözlerini ardı ardına sıraladığında

" Hiç bir şey yapmıyacaksın. Bu konuyla ben ilgileniyorum. Sen sana verdiğim diğer işle ilgilen" dedim sakin bir şekilde. Bu sakinliğim karşısında kaşlarını çatsada. Korkudan sesini çıkartamadı başıyla beni onaylayıp saniyeler sonra yanımdan uzaklaşıp gitti.

Yüzüme vuran buz gibi rüzgar ürpememe sebep olsada bir süre buz gibi hava bekledim. Sonra içeriye girdim ve hızlı adımlarla merdivenlerden çıkıp odama girdim. Yatağıma oturu oturmaz. Derin bir nefes aldım. Yüzümde kocaman bir gülümseme peyda oldu. Kızıl Gölge yine kazanmıştı. Onların gücü yetmez onu bitirmeye. Çünkü ben ne gecenin alacacasıyım nede şafat vaktinin güneşiyim. Ben kızıl bir gölgeyim.

Buruk geçen yıllarım, geriye sadece koskoca bir karanlık bıraktı. O karanlık yıllandı. Ve geriye bir boşluk bıraktı içime. Yıllar geçtikçe o boşluk derin bir acıya bıraktı yerini. Ama yüzümde ki gülümseme hiç eksik olmadı. Acını umursamayan insanlara gülüşüm hep merak uyundırdı.

Oturmaktan sıkılıp ayağa kalktım. Uykumda yoktu zaten. Odanın çarprazında duran boyalarım ve tuvalime baktım. Galiba en iyisi resim çizmek diyerek adımlarımı oraya yöneltim. Makyaj masanın önünde ki pufumu alıp tuvalin önünde oturdum.

Önce parmaklarımı gezdirdim boş tuvalin üzerine
Derin bir nefes aldım.

Guaj boyalarımı alıp kısa bir bakış attım henüz üzerinde hiç bir şey olmayan tuvale.
Sonra fırçamla çizmeye başladım.
Önce yeni doğan güneşi çizdim. Etrafına kızıl gölgeler koymayı ihmal etmedim. Yeni bir gün. Yeni bir hayatı belki de kızıl gölgeler.
Issızlığa terk edildiği belli olan bir orman çizdim. Her yeri kasvet her yeri alacakaranlık... Bir acıya yuva olmuş bir orman.
Sonra da bir kadın çizdim. Ellinde terazi olan sırtı dönük, doğan güneşi selamlıyor gibi. Ya da yeni doğan günden adalet dilenir gibi...
Karanlığın içinde kendine ışık arıyor.
Ya da kaybolduğu yere hüküm sürüyor. Ama o kadın karanlığın kadını değildi.

Matemde Kalan Düşler +18 Where stories live. Discover now