C24

157 18 5
                                    

Draco sabahtan beri kızılın dediklerini düşünüp durmuş, şirinini rahatsız etmeden gün boyu onu izlemişti. Tıpkı şuan yaptığı gibi.. Bir masa ötesinde yemek yiyordu kuzgunu. Sarışının tüm gün ardında gezdiğini çok iyi biliyordu ama dönüp bakmıyordu. Artık ne yapacağını bilemez hale gelmişti doğrusu. Sanki her hareketiyle onu hayal kırıklığına uğratıyormuş gibi hissediyordu. O atarlı ama şirin hallerini görmek istiyordu sarışın. Ona gülümseyen bir Harry istiyordu. Kendini affettirmek ve mutlu olmak istiyordu ama her zamanki gibi eline yüzüne bulaştırıyordu.

Geç kalacağından korkarken hızlı gittiğini düşünmüştü. Zamanı neden doğru kullanamıyordu bilmiyordu ama artık oluruna bırakma kararı vermişti. İçinden ne geliyorsa öyle davranacaktı. Düşünerek yaptığı her hareketin sonucu tamamen bir fiyaskoydu çünkü! Tam da bu sebeple ayaklanmıştı Draco. Tek başına oturan şirininin yanına gitmiş ve sandalyeyi çektiği gibi karşısına oturmuştu.

"Ne istiyorsun?"

Harry karşısına oturanın kim olduğuna bakmadan sormuştu sorusunu çünkü kim olduğunu çok iyi biliyordu.

"Sencede çok belli değil mi? Konuşmak.."

"Ama ben istemiyorum."

"Böyle bir yere varamayız Harry. Beni dinlemen gerek."

Kuzgun sarışın geldiğinden beri ilk kez başını kaldımış ve grilere bakmıştı. Zaten bildiği şeyleri söyleyecekti ama yinede ona bir şans vermek istemişti belki bilmediği bir şey söyler ve bunun için af dilerdi belli mi olurdu?

"Dinliyorum."

Draco her ne kadar onu dinliyor olmasına şaşırsada saklamaya çalışmış ve devam etmişti.

"Seni ilk gördüğüm andan beri seviyorum Harry. O çarpıştığımız an var ya hani, nasıl anlatsam kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atarken aynı zamanda da hiç atmıyormuş gibiydi. O kadar heyecanlandım ki nefesim bile kesildi. Sonra seni izlemeye başladım, gözüm senden başka bir şey görmüyordu. İzlediğim günlerden birinde Jonathan seni rahatsız etmişti, müdahale etmeden duramadım. Ağladığın gün seni görmek için peşinden geldim bir şekilde arkadaş olduk ama ben arkadaş olmak istemiyordum. Ağırdan aldım ama geç kalmaktan korktum. Sonra yakınlaştım ama bunun senin için hızlı olmasından korktum, arkadaşlığımızın bozulmasından korktum ve öyle söyledim. İnan buralara gelebileceğini hiç düşünmedim. O an tek düşündüğüm duygularımı hafife alıp artık konuşmayalım diyebileceğindi. Sonuç olarak seni çok seviyorum Harry. Yalvarırım konuş artık benimle.."

Kuzgun noktasından virgülüne kadar dinlemişti sarışını. Dediği her şeye inanıyordu. Sevgisine, düşüncelerindeki samimiyete.. Ama hala eksik anlatıyordu ya, işte ona katlanamıyordu. Elindeki çatal ve kaşığı nazikçe bıraktığında bütün odağını sarışına vermiş ve sakin kalmaya çalışmıştı.

"Bana söyleyecek başka bir şeyin yok mu?"

Draco bu soru üzerine bir hayli gerilmişti doğrusu. Başka ne söylemeliydi ki?

"Benden duymak istediğin her şeyi söylediğimi sanıyordum."

"Laf kalabalığına gerek yok Draco, var mı yok mu? "

Sarışın ne diyeceğini bilemiyordu. Neyi atlıyordu? Neyi söylemeyi unutmuştu bilmiyordu. Yanlış bir şey yapmaktan iliklerine kadar korkarken endişesinin yüzüne vurmasına engel olamamıştı.

"Y-yok."

Harry suratında oluşan alaycı gülümsemeyle gözlerini grilerden çekmişti. Demek söyleyecek başka bir şeyi yoktu? Peki öyleyse..

Cliche LovesWhere stories live. Discover now