Ya da...

Alo baba, bir mafyayla daha yolun başındayken, adını bile yeni öğrenmişken, annemle sana damat olması konusunda derin hasbihallere daldık, bir görüşebilir miyiz müsaitsen seninle de para ve Mafya Evi hakkında da bir şey konuşcam.

Ya da...

Babaların babası alo sen neredesin ya? Ben mi? Ben gonya yolundayım gonya, hiç öylesine canım düz yollar görmek çekti dışarı çıktım, bir de ben siz davetten erken ayrıldınız sandım, aksiliğe ve yanlış anlaşılmaya bak görüyor musun? Endişelenme hemen atladım taksiye, dur döndüreyim yoldan eve geliyorum orada görüşürüz. Taksici amca gaza bas çabuk bak babam sana kızar!

Ya da...

Alo baba, alooooooğğğğğğ ses gelmiyor ya ne ola ki çekmiyor mu yoksa? Baba ben lavabodaydım da geliyorum şimdi, beni aynı otelin içinde araman da ne biliyim? Beni bu kadar sevme bak canım babişim. Kapat hadi geldimmm.

En sondakini desem... Babam yanına ulaştığımda, kızım sıça sıça bitiremedin beynini de mi orada bıraktın der bana? Öyle de kibar(!) bir babadır!

"Ahsen Naz?"

Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Gaipten gelmiyorsa ses, konuşan belliydi. Uğur'a. Ayakta ama tarlası yanmış köylü gibi ona acıklı baktığıma emindim. Kafamı iki yana salladım. "Telefon üçüncüye çalıyor," dedi. Bir siktir daha çektim. Ben sana demiyor muyum yapma kızım bunu kendine diye, dalma şu iç dünyana fazla diye! Hemen dokundum ekrana. Telefonu kulağıma bir hızla götürmüştüm.

"Babacığım, alo, efendim?" Tamam seslenilecek tüm kelimelerle seslendin yeter! Uğur, bir anda değişen sesime ve hareketlerime uzaylı görmüş gibi bakıyordu. Babamın sesi, karşı taraftan gelse de telefonun dışına çıkmıştı. Çünkü bağırıyordu! Uğur'a çaktırmadan sesini kısmak için parmaklarımı kenara götürdüm ama parmaklarımın ucunu tutup beni engelledi. Dibime de girmişti böylelikle insafsız. Zaten nefesi götümden alıyordum.

"Ahsen neredesin kızım sen? Biz çıktık, davet bitecek neredeyse seni arıyorum ama yoksun?" Sen nerdeğsin kaç güğn?

Bir kere daha hep bir ağızdan, dolu dolu bir siktir! Saat hesabını yanlış yapmıştık iyi mi?

Bizimkilerin, akşamın başında ben ve Aker davete gitmemek için kılı kırk yardığımızdan ve ben başıma böylesine bir Uğur'un geleceğinden bir haber olduğumdan neredeyse ağlayarak gitmeme durumunu kazanacağımdan; bana erken döneceğiz sözü vermelerini yeni hatırlıyordum. Keşke en geç biz çıkalım deseydim, o zaman yalanım elime yüzüme bulaşmazdı belki bir saat kadar daha vaktim olurdu. "Baba ben çok sıkıldım ya, erken çıkmak zorunda kaldım özür dilerim, kızma lütfen." Nazlı çiçek gibi konuşmalarımı yaparken bir yandan da azgın çiçek rolüme uymalıydım değil mi? Elimi, Mafya Bey'in gömleğinin yakasına atıp, parmak uçlarımla orayla oynama başladım. Kafam dağılıyordu.

"Ahsen ben sana kızacak bir baba mıyım kızım delirdin mi sen?" Telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırdım. Kulak zarım yırtılmıştı. Başka bir zarın yırtılması gerekirken? Püğ böyle şansın ızdırabını sikim! "Ya sen neden haber vermeden çekip gidiyorsun ben senin başına ne geldi diye korkmak zorunda mıyım? Zaten birkaç kez aradım aradığınız kişiye ulaşılamıyor dedi, delirtecek misin beni?"

Babam da babam ya, harbi kral adamdı. Kalbimi hızlı attırmıştı yine. Düşünceli babişim benim! Bu aşkı içimde halledemiyordum ne olacaktı şimdi? Artık potansiyel bir Uğur'um da vardı çünkü. Hangisini kalbimde daha büyük bir kısma yerleştirecektim? Dünkü çocuk Uğur'u değil herhalde? Aptallık etme, sen Ahsen Naz AYKAN'sın, sırf soyadından ötürü baban birinci olmalı.

MAFYA BEY -TEXTING +18Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu