1//Başlangıç

21.9K 975 378
                                    

İyi akşamlar👋🏻👋🏻

Love Story'nin bitmesine çok kalmadığı için beklemek istemedim.

Umarım girmeden önce açıklamayı okumuşsunuzdur, yeni bir şeyler deniyorum😁

Kurguyu neredeyse tamamen değiştirdim ve bu da yeni ilk bölümümüz😊

İyi okumalar dilerim~~~

..........

    Yaz aylarından birinin yaprak kımıldamayan cehennemden gönderilmiş gibi gelen sıcaklar altında kavrulan günlerinden birinde kahverengi saçları ile küçük bir çocuk kulübeden bozma iki katlı evinin arka bahçesinde tahtadan yapılmış dört tekerlekli oyuncağının içine küçük bez bir bebeği bindirmişken oyun oynuyor, oturduğu toprak zeminde epey eğleniyor gibi duruyordu. 

Sahip olduğu tekerlekli oyuncağı köyünde kullanılan el arabalarına benziyordu. Ön kısmına açılmış küçük delikten geçen ipi sayesinde istese onu ayakta olsa bile arkasından götürebilirdi. Bez bebek ise tam olarak ona ait sayılmazdı. Onu yan komşuları olan kendi yaşlarındaki bir çocuktan almıştı. Çocuğun onun kırmızı gözlerinin aksine parıldayan mavi gözleri vardı ve birlikte oynadıkları bir seferde ona bebeğini vermeyi kabul etmişti. 

Kahverengi saçlı çocuk düğmeden gözlere ve uzun sarı iplikten saçlara sahip olan bebeği tekerlekli oyuncağının içine oturtmuş, üzerindeki sevimli elbisenin eteklerini gülümseyerek düzeltmişti. Bir yandan da yalnız olduğu bahçede, "Sen burada böyle otur tamam mı?" diyerek cıvıltılı sesinin dağılmasına müsaade ediyordu. 

Bebeğe bunları söyledikten sonra oturduğu toprak zeminden kalkmış, küçük ama aceleci adımlarla annesinin bahçelerine ektiği çiçeklerin olduğu kısma doğru ilerlemişti. Çiçeklerin yanına geldiğinde yere dizlerinin üstüne çöktü ve üzerindeki pantolonun dizleri toprakla kirlenirken hafifçe dışarı çıkarttığı diliyle birkaç tane çiçeği nazikçe kopartmaya başladı. 

Bu sırada sessiz bir şekilde çiçeklerden özür diliyordu. Çünkü her kopardığı çiçekte daldan beyaz yapışkan bir sıvı birikmeye başlıyordu ve bu onu bir noktada üzüyordu. Annesi bunun çiçeklerin ağlaması olduğunu söylemişti. Onları ağlatmayı istemiyordu ama bebeğinin onu daha güzel gösterecek çiçeklere ihtiyacı vardı. 

İstediği kadar çiçeği koparttıktan sonra soluk bir kahverengi renginde olan kısa kollu kıyafetinin eteklerini kıvırıp çiçekleri oraya doldurdu ve yerden kalktı yeniden. Çıplak ayaklarının altındaki çimenler ayak tabanını gıdıklarken yeniden bebeğinin yanına dönmüş, bu sefer de çiçekleri arabanın içine doldurmaya başlamıştı. Doldurma işi bittiğinde bebeğin geriye düşen kafasını yavaşça düzeltti ve, "Şimdi çok daha güzel oldun!" diye neşeyle konuştu. 

Ancak bu neşesi o kadar da uzun sürmemişti. Çünkü ortasında oturduğu bahçede kulağına evlerinin arka kapısının önündeki bedenin, "Taehwan! Ne yapıyorsun sen orada!" bağırışı ulaşmış, küçük çocuk irkilerek ellerini bebeğin üzerinden çekmişti. Başını çevirip kahverengi hafif kıvırcık saçlarının arasından öfkeyle yanına doğru adımlayan babasına baktı. Babası çok sinirli gözüküyordu. Gerçi, o her zaman sinirliydi. 

Henüz beş yaşında bir çocuk olarak Taehwan bir alfaydı. En azından annesi ona böyle söylemişti. Henüz küçük olduğu için alfa, omega ve beta arasındaki farkı tam olarak ayırt edemiyordu. Bildiği tek şey annesinin bir omega olduğu ve mavi gözlere sahip olduğuydu. Babası ve kendisi alfaydı ve gözleri kırmızıydı. Yan komşuları olan teyze ise betaydı ve gözleri sarı ve kahverengi arasında bir renkteydi. Taehwan henüz neden farklı göz renklerine sahip olduklarını bile anlayabilmiş değildi. Çok küçüktü. 

city of differencesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin