Episode 12: Jealousy

150 15 2
                                    


Stephen Strange rahat giyinmişti. Wanda ve Steve'i bekliyordu. Sığınağı Tony biraz modifiye etmişti. Sığınaktan çok eğitim odasına benziyordu. Wanda'ya rahat giyinmesini söylemişti. Stephanie ise izleme odasında bekliyordu.

Steve ve Wanda içeri girdiğinde Stephan kurduğu bağdajı bozdu. Wanda endişeli ama hazır görünüyordu. Steve ise endişesini belli ediyordu. Stephen Strange onun okyanus mavisi gözleir ile her yeri taradığını çok net görebilmişti.

Stephen: Sakin ol Rogers.

Steve: İkinizden birinin başına bir şey gelmeyecek, değil mi?

Stephen onun bu cümleyi Wanda'nın yanında kurmamış olmasını tercih ederdi. Wanda'nın endişeli olması normaldi ama fazla endişe hiç iyi olmazdı.

Stephen: Endişelenme, onu korurum. Ama burdan çıkmalısın.

Steve onu dinlemişti. Wanda'nın saçların bir öpücük bıraktıktan sonra Stephanie'nin yanında, izleme odasına gitmişti. Stephanie orda yanlız değildi. Hatta oda baya kalabalıktı. Tony, Bucky, Natasha, Darcy de odadalardı. Darcy endişe ile cama yapışmıştı. Diğerleri sessizce izliyordu.

Stephanie'nin panik olmamış olası Steve ve Darcy'yi rahatlatıyordu. Bu kadının abisine ne kadar değer verdiğine şahit olmuşlardı. Eğer bir sorun olmuş olsaydı Stephanie'yi kimse tutamazdı.

Stephan önce Wanda'ya duruşları öğretmeye başlamıştı. Büyü yapmaya geçeceklerdi ama Wanda'nın pozisyonunun doğru olması daha önemliydi. Stephen onun bir cadı olduğunu biliyordu ama ne kadar güçlü olduğundan henüz emin değillerdi. Bu yüzden herkese verdikleri eğitimlerin aksine çok daha büyük bir dikkatle yapıyordu işini.

Birkaç saatin sonuda Wanda'nın kırmızı byüleri ile daha ufak şeyler yapamyı öğrenmişti. Güçlerini sadece fiziksel olarka değil büyü ve psikolojik açıdan da kullanmayı öğreniyordu. Wanda teorik derslerden aldığı bilgileri iyi kullanmıştı. Stephanie şimdiye kadar iki teorik ders vermişti. Stephen ise ilk dersidi yeni bitirmişti. Wanda'yı ilk günden çok yormak istememişti.

~~~~~~~~~

Wanda ve Stephen'ın beşinci pratik eğitimi de bitmişti. Steve tüm eğitimleri bizzat izlemişti. Stephanie ise bu seferki eğitimi bir süre kameradan takip etmişti. Stephen odasına gidip üstündekileri değiştirdikten sonra kız kardeşini aramıştı. Ortak salona ya da mutfakta değildi. Terasa çıktığında kardeşini görmüştü.

Stephanie batamkta olan güneşe karşı oturuyordu. Yanındaki kişiyi fark ettiğinde kaşlarını çatmıştı. Sam Wilson'un kardeşinin yanında ne işi vardı? Gri gözlerini kısarak bir süre bekledikten sonra onların yanına ilerlemişti.

Stephen: Miniğim?

Ses tonu Sam'i tedirgin edebilecek bir ses tonuydu. Stephanie'nin abisine değer verdiğini görmüşlerdi. Ama ondan fazla Stephen'ın kız kardeşine verdiği değeri görmüşlerdi. Stephen Strange korumacı ve biraz da kıskanç bir abiydi.

Stephanie: Abiciğim.

Stephen kardeşinin uyarıcı ses tonunu anlamıştı. İki kardeş sadece ses tonları ile de anlaşabiliyorlardı. Stephen Strange gri gözleirni devirmişti. Ona karşılık olarak Stephanie Strange de gözlerini devirmişti. Sessizlik oluştuğunda ise Sam bunu sevmemeişti. Bu iki güçlü büyücü arasında olacak bir kavga da bulunmak istemezdi.

Stephen: Seni göremedim de miniğim.

Kardeşinin kömür siyahı saçlarına bir öpücük bırakırken Sam Wilson'un koyu kahverengi gözlerine uyarıcı bakışlarını göndermişti.

Lovers of StrangesWhere stories live. Discover now