1. Bölüm " Kızıl Gölge"

Start from the beginning
                                    

" Çocuk musunuz? Bir tane kestane için kafamızı siktiniz." dediğini duydum. Sonra aynı ses tonuyla devam etti.
" Sen güya Avukat olacaksın Pınar ! Ama çocuk gibisin" diye bitirdi cümlesini. Ben kapını eşiğinde olduğum için beni henüz fark etmemiştiler.
Pınar 'da homurdanarak söylenmeye başladı.
" Her zaman benim kestanelerimi çalıp zıkımlanmak zorunda mı? Sonunda sana hırsızlıktan dava açacam" dediği gibi herkes gülmeye başladı. Buna bende dahil ah bu Pınar ' rın kestane sevgisi hiç bitmiyor. Sırf kestane için sürekli kış olsun istiyor. Kapının eşiğinde dikilmek yerine küçük adımlarla yanlarına yürümeye başladım. Beni ilk fark eden Ezgi oldu.

" Sıla neredesin? Pınar ve Atakan kafamızı siktiler." dedi keyifsiz bir sesle. O sırada hepsinin bakışları beni buldu. Ben daha konuşmadan Pınar araya girdi

" Sıla bu hayvan benim bütün kestanelerimi yedi" diyerek Atakan'nı gösterdi.

" Ben neden iki tane kestane için hayvan oluyorum " dedi hayretle. Mavi gözleri hemen Pınar 'ı buldu.

" Sadece iki tane mi? 12 tane yedin" dedi Pınar Atakan' a dönerek öfkeyle.

" Ben yemeseydim o 12 tanesini sen yiyecektin. O zaman neden ben hayvan oluyorum" dedi oda öfkeyle bakışları doğrudan Pınar 'daydı
Bunların arasında bölüşemedikleri şeyin kestane olduğunu hiç sanmıyorum.

" Tamam kesin şunu. Çocuk gibi iki kestane için birbirini yediniz" dedim kısık ama sert bir sesle. Hepsi sırayla şöminenin ateşi etrafına minder koyup oturuyorlar. Benim sert çıkışımdan sonra kimseden ses çıkmadı. Sol köşede duran tekli koltuğa oturdum.
Parmaklarıma alnını ovuşturmaya başladım. Başımda keskin bir ağrı vardı. Bir türlü dinmiyor.

" Başın mı ağrıyor? Çantamda ağrı kesici ilaç var istersen getireyim" diyen Ezgi'ye döndüm sanırım buna ihtiyacım vardı. Kısaca başımla onayladım onu. Ayaz 'nın yanından kalkıp kısa bir süre sonra gözden kayboldu.

" Sıla 1 ay sonra ki sefkiyat için bütün önlemler alındı değil mi?" dedi ciddi bir sesle. Halıda tuttuğum bakışlarımı Ayaz' a çevirdim.

" Her şey yolunda ilaçlar Türkiye 'ye 1 ay sonra sabah 7' de gidecek. Tır şirketinin sahibi iki yıldır iş yaptımız adam. Bir sakatlık çıkmaz" dedim kısaca. Ayaz her zaman ciddi bir adamdı. Gülümsediğini çok nadir görürdüm. İşinde çok titiz bir adam eğer böyle işinde iyi bir savcı yanıma almasaydı. Kesinlikle işler bu kadar kolay ilerlemezdi.

" Bu Tır şirketinin sahibi olan zibidiyi hiç gözüm tutmuyor. Bizi elle vermesinden şüpheliyim" dedi düşünceli bir sesle. Bakışları kor gibi yanan şömünede, ateşi ela gözlerinde kızılıga neden oluyor.

" Ben görmedim hiç kendisiyle telefon ile konuştum . Pınar görüştü ve iki yıldır iyi giden bir düzenimiz var" dedim kısaca bakışlarım doğruca Ayaz 'nın ela gözlerinde. Ağzında kısık bir şeyler geveledikten sonra oturduğu beyaz minderden kalkıp . Gömleğini düzeltti. Benim karşımda ki üçlü koltukta duran ceketini alıp giyindi.

" Eve gidiyorum ben. Saat 8 de açılması gereken bir mezar varmış onunla ilgilenecem. İyi geceler" dedi düz bir sesle. Aslında geceyi bitireli çok oldu Ama laf olsun diye söylediği için çok takılmadım bende. Çünkü neredeyse gün aymıştı
Pınar, Ezgi, Buğra ve Atakan sırasıyla iyi geceler dedikten sonra bende.

" İyi günler . Eğer bir terslik olursa telefonun açık olsun." dedim düz bir ses tonuyla. Bakışları gözlerimi buldu. Bir süre gözlerime baktıktan sonra. Beni başıyla onaylayıp ceketini gergince düzeltirken sonra odadan çıktı. Bir kaç dakika sessizlik hakim oldu. Sadece şömineden çıkan çatırtılar dışında her yer sesizlige gömüldü.
Başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi sımsıkı yumdum. Bir kaç dakika sonra açtığımda. Pınar 'ın ellinde ki kesiği temizleyen Ezgi' yı buldum.
Pınar hayıflanıyor. Ezgi 'de kızıyor . Kendisi doktor olunca kesmek biçmek kolay oluyor tabi.
Onların hemen yanında ki Buğra ve Atakan da Buğra 'nın telefonunun ekranına bakıp kendi aralarında gülüşüyorlar. Oturduğum koltuktan kalkıp bir kaç adımla şöminenin önünde dizilen bir tane mindere oturdum. Çıplak ayaklarım üşüdügü için şöminenin ateşine doğru uzatıp ısıtmaya başladım. Parmaklarımı ateşin ısısına uzatıp kızıl ışığın ellerime ulaşmasını sağladım.

Matemde Kalan Düşler +18 Where stories live. Discover now