"Pekala, o zaman bunu neden yaptığını açıkla." dediğinde sesi kararlı çıkmıştı. Neydi bu saçmalık anlayamıyordu. Önce onu takip ediyordu sonra yaralanıyordu ve tesadüfi bir şekilde Jimin yine onunla karşılaşıyordu. Şimdi ise tekrar kendisini takip ediyordu ve bunu da gizleme gereği duymuyordu.

Jimin düşünmeden edemedi. 'Acaba manyak falan olabilir mi?' Çünkü başka bir açıklama bulamıyordu yaşadıkları duruma.

Hoseok'un bakışları hızla kendisine dönerken birkaç saniye yüzüne bakmış ardından araladığı dudakları ardından onun ismini zikretmişti. "Park Jimin, emrivakilerden hiç hoşlanmam. Bu kişi sen olsan bile."

Kaşları çatılan Jimin beyninde tehlike çanlarının çalmasına engel olamıyordu. "Sen olsan bile derken?" dediğinde kolları uyuşmuş gibi hissediyordu. Bu alfayı çözemiyordu. Kafasını karıştırıyor ve dengelerini bozuyordu.

Ancak Hoseok ona cevap vermek yerine çattığı kaşları ile etrafa bakınmış ve havayı birkaç kez kokladıktan sonra "Kahretsin!" diye mırıldanmıştı. İleriden gelen üç kişilik grup Hoseok için fazlasıyla tanıdıktı. Hatta o kadar tanıdıktı ki karnında güzel bir iz taşımasının sebeplerinden biriydiler.

Aniden değişen tavırlarından dolayı Jimin ne olduğu sormak için dudaklarını aralayacağı sırada bileğine sarılan kol ile şok içinde kalmıştı. Hoseok onu kendine çektiği gibi başını boynuna gömmesini sağlayarak yüzünü kapamıştı. Aniden kendini hiç tanımadığı bu alfayla sarılırken bulan Jimin ise ne olduğunu geç idrak etmiş ve geri çekilmek için ellerini alfanın göğsüne koymuştu.

"Ne yapıyorsun?" Geriye çekilme denemeleri başarısız kaldığında "Alfa." diye sinirle konuşmuştu. "Ne yapıyorsun, bıraksana!"

Parmakları Jimin'in saçlarında olan alfa ise hiç istifini bozmadan "Şş." demişti. "Geliyorlar, sus ve yüzünü sakla."

Aniden yayılan tüm gerginliği vücudunun ger bir uzvunda hissetmek onun için hiç iyi olmamıştı. Hoseok kimden bahsediyordu bilmiyordu ve korkuyordu. "K-kim geliyor."

Sadece birkaç adım ötelerinden geçen adım seslerini duyduğunda vücudu istemsizce kaskatı kesilmişti. Farklı farklı ve sert üç tane feromon kokusu aldığında istemsizce kendisini alfaya daha fazla sokulurken bulmuştu. Alfaların bakışlarını üstlerinde hissedebiliyordu.

"Jung Hoseok." Alaylı bir ses duyduğunda alt dudağını ısırmadan edememişti. Kimdi bu alfalar, ne istiyorlardı? "İyi görünüyorsun, belki de vücuduna daha derin bir kesik atmalıydık."

Ardından iğrenç kahkaha seslerini duyduğunda kendini kötü hissetmeye başlamıştı. Bunlar onlardı, o gece alfanın yaralanmasına sebep olan kişilerdi ve Jimin şu anda fazlasıyla korkuyordu.

Hoseok ise onlara cevap vermek yerine sert bakışlarla cevap vererek uzaklaşmalarını beklemişti. Jimin yanındayken onlara bir karşılık verirse olayın büyüyeceğinin farkındalardı. Zaten giderlerken içlerinden birinin bakışları Jimin'e kaymıştı ve ardından dönüp Hoseok'a onu işaret ederek sırıtmıştı. Bu hareket bile içindeki alfanın sinirle ileri atılmak istemesine sebep olmuştu.

Jimin, Hoseok'tan yayılan sert ve sinirli kokuyu soluduğunda bir eliyle alfanın koluna tutunmuştu. Kokusu normalde hoşuna gitse bile şu an için fazlasıyla baskın ve korkutucuydu.

Sessiz geçen birkaç saniyeden sonra Hoseok'un vücudundaki elleri yavaşça heri çekilmişti. Yüzleri karşı karşıya geldiğinde Jimin titreyen göz bebekleriyle alfanın ifadesiz suratında gezdirmişti bakışlarını.

"Onlar... o gece sana zarar veren alfalardı, değil mi?"

Hoseok elinin o yumuşak saçlardan ayrılmasından dolayı hiç memnun değildi. Jimin'in saçlarına dokunmayı fazlasıyla sevmişti.

permission to love | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin