• 25. Bölüm •

En başından başla
                                    

Keşke sormasaydım. Biliyordum sinirimi bozacağını. Nasıl bu kadar dengesiz hareket edebiliyordu anlayamıyordum. Ve anlamadıkça daha çok sinirleniyordum.

"Okan sen git." Yener odaya elinde tepsiyle giriş yaparken konuşmuştum.

"Yok kanka ben canımı seviyorum." Tepsideki içicekleri masaya koymuş yanıma oturmak için yeltenen Yener'e döndü. "Kanka sende Aşkın'ın yanına değil karşısına otur sana zahmet."

Yener, anlamayarak Okan'a baktı.

"Oğlum diyorum ki, sende canını seviyorsan biraz beni dinle."

"Ne diyo bu mal, Aşkın?"

"Boşver kanka. Gel otur." Yener, oturduğu yanımdan kalkmadı.

"Ya bıktım ama ben ya. Benim günahım ne ya. Ne yaptım ben Allah'ım da hep arada kalıyorum." Okan ağlayacaktı neredeyse. "Yener piçi kalksana çocuğun yanından."

İkimizde onu takmadan derse döndüm. Okan'ın yataktan kalkma sesini duydum ama dönmedim yinede. Yanımıza geldi hiçbir şey demeden Yener'i kolundan tutup karşıma oturttu. İkimiz de sessizce zadece yaptığı şeyi izlemiştik.

Biraz uzağa gidip bize baktı ve memnun kalmamış olacak ki tekrar Yener'e yaklaştı ve sandalyesini biraz daha benden uzağa çekti. Tekrar az önceki yere gidip bize baktı.

"Şimdi oldu."

Telefonu cebinden çıkarıp daha biz ne olduğunu anlayamadan fotoğrafımızı çekti.

"Napıyorsun Okan, Allah aşkına?"

"Hiiç." Çektiği fotoğrafa bakarken uzatarak konuşmuştu.

Tahmin ettiğim şey olmasın lütfen.

Ayağa kalkıp hızlıca Okan'ın elinden telefonu kaptım.

"Noluyo amına koyım."

Tahmin ettiğim şeydi.

Kemal'le mesajlaşıyordu.

Okan telefonu almak için bir hamle yapmıştı ama onu itip, yatağa oturmuştum. Mesajları okuduğumda yazıdan çok benim fotoğrafım olduğunu gördüm. Okan, gün içinde Okulda ve burada çektiği fotoğraflarımı Kemal'e atmıştı.

Sinirle Okan'a döndüğümde ellerini yukarı kaldırdı ve heyecanla konuştu.

"Kanka valla sana söylemek istedim ama yemin ettirdi abim." İstemeden de olsa yaptığı için pişmanlığı sesinden belli oluyordu.

Elimdeki telefonu ona uzattım hiçbir şey demeden. Aldı telefonu. Tüm hareketlerimi izliyorlardı. Yener'in pek bir şey anladığını sanmıyordum. Sadece fazla sorgulamadığı için minnettardım.

Sakinlikle masaya tekrar oturdum. Kalemi elime alıp derse döndüm.

Ve önümüzdeki 3 saat bu şekilde ders çalışarak geçmişti. Saat 10 olduğunda Okan'la birlikte kalkmıştık.

Her şey için Yener'e teşekkür edip ayakkabımı giyindim. Kapşonlumu da üzerime geçirmeden tek omzuma koydum. Okan'da aynı şekilde hazırlandığında kapıyı açtım ve çıktık.

Evden daha bir kaç metre uzaklaşmıştık ki arkamızdan gelen adım seslerini duydum. İlk başta umursamadım fakan sonra hissettiğim tuhaf hisle birlikte durdum ve Okan'ı da kolundan tutup durmasını sağladım.

Ayak sesleride durmuştu.

Hızlıca arkamı döndüğümde kesinlikle karşılaşmayı beklediğim yüz Kemal'in ki değildi.

Düz bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Napıyorsun burda?" Kaşlarım çatılmıştı.

"Seni bekliyordum." Sesi her zamanki gibi sert değildi. Daha yumuşak ve anlayışlı çıkıyordu.

"Sebep?"

Okan'ın yanımda bariz bir şekilde gerildiğini hissettim. Kemal, Okan'a döndü.

"Sen önden git koçum."

"Kemal abi-"

"Hadi!" Okan'ın cümlemesini tamamlamasına izin vermeden uyarır tonda tekrar konuşmuştu.

Okan gitti. Ben ise hala çatık kaşlarımla ona bakıyordum.

"Bir daha bunu yapma!" Dişerimin arasından konuştum.

"Sende."

Benim aksime bu kadar sakin olması daha fazla sinirlendiriyordu. Arkamı döndüm ve yürümeye başladım.

"Nereye kadar konuşmadan seni anlama mı bekliceksin?" Arkamdan sesli bir şekilde konuştu.

"Beni anlamanı falan beklemiyorum!" Arkamı dönmeden, yürümeye devam ettim.

"Ama ben seni anlamak istiyorum." Ses tonu ve söylediği şey durmamı sağlamıştı. Arkamı döndüm ve aramızdaki mesafeyi kapatıp tam önünde durdum.

"Ben de seni anlamak istedim ama sende konuşmadın!" Ne kadar sakin olmaya çalışsamda ses tonumdaki üzüntünün verdiği sinir bariz bir şekilde fark ediliyordu. "Daha doğrusu benle konuşmak dışında herkesle konuştun."

"Bu ne demek?" Anlamak istercesine kafasını hafif bir şekilde eğip kaşlarını çatmıştı.

"Elinin körü demek."

Aynı hızla arkamı dönüp yürümeye başladım. O da aynı şekilde arkamdan yürümeye başladı.

"Arkamdan gelme!"

"Tamam."

Ben eve varana kadar arkamdan yürümüştü.

🐿

Yanlış anlaşılma olmasın Okan sadece 1 gün attı Aşkın'ın fotoğrafını Kemal'e. Yoksa devamlı olan bir şey falan değil kesinlikle bu fotoğraf atma, haber verme durumu.

İnstagram: ekimdiyelim

Cesur Velet (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin