11.Bölüm : Domino Taşları.

73.5K 5.3K 5K
                                    

Merhaba benim güzel kar tanelerim <3

Dünki bölüm için yaptığınız tüm yorumlar için sonsuz teşekkür ederim, iyi ki iyi ki varsınız. Tüm final teorilerinizi okuyorum, bir yandan da kitabın tasarımı ve bir an önce ellerinizde olması için çalışıyoruz, çok az kaldı inanın :') 

Bu arada imza günü istediğiniz her şehre gelmek için elimden geleni yapıyorum. Bu hafta Ankara'da olacağım, sonraki hafta Manisa'da, sonrası için ise henüz netleşmediği için duyuramadığım ama çok istediğiniz iki şehir daha var 1-2 gün içinde duyuracağım. Haber vermek istedim. 

Bölüme gelecek olursak, yazarken en ağladığım bölümlerden biriydi. :') Zaten Eylül ve Merih deyince gözlerimde hep bir damla yaş beliriyor. Hep de öyle olacak. Hikayeleri hep soğuk, hep karlı, hep mavi, hep tüyler ürpertici olarak kalacak... İyi okumalar dilerim, yukarıdaki müziği açmayı ve yorum yapmayı unutmayın, sizi seviyorum canımın en içleri.

Öpüyorum sizi o güzel yanaklarınızdan, sıkı sıkı da sarılıyorum :') 

-Beyza.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


11.Bölüm : Domino Taşları.

Hastaneden çıkıp eve döndüğümüzde saat gecenin 3'ünü geçiyordu. Uyumak üzere odama girer girmez telefonumu açtım. Merih'ten bir ton mesaj gelmişti. Bunları tek tek okumaya cesaretim yoktu ama onu habersiz bırakmak da istemezdim. Ondan haber alamayınca geldiğim hal ortadaydı. Ona kısaca bir yanıt yazdım.

"Seninle konuşurken şarjım bitmişti, telefonum şarj olurken de uyumuşum Merih. Bu saatte uyandım, haber vermek istedim. Muhtemelen uyuyorsundur. Sabah konuşuruz."

Mesajı yazıp gönderdim. Üzerimi değiştirmek için telefonu masaya bırakıp dolabıma yönelmiştim ki telefonumun çaldığını fark ettim. Şaşkınlıkla masamın başına döndüm ve arayanın Merih olduğunu gördüm. Uyumuyor muydu? Neden? Açmalı mıydım?

"Alo, Merih?" Telefonu tereddütle açtım.

"Eylül!" dedi Merih'in endişeli sesi, "Yalan söylüyorsun." dedi.

"Ne yalanı?"

"Uyumuyordun, değil mi?" Sesi oldukça kötü geliyordu. Kötüden ziyade kendinde değil gibiydi. Konuşması öyle farklıydı ki bir gariplik olduğunun farkındaydım.

"Sen..." dedim anlamaya çalışarak, "Alkol mü aldın?"

"Ne içtiğimin ne önemi var? Uyuyor muydun uyumuyor muydun? Bana neden yalan söylüyorsun Eylül? Telefonu neden yüzüme kapattın? Telefonu yüzüme kapatıp ne yaptın?" Merih'in sesi öyle üzgün ve öyle öfkeliydi ki neredeyse bağırıyordu.

"Sen sarhoşsun, değil mi?" diye sordum tekrar.

"Ne içtiğimin ne önemi var!" dedi, bu sefer gerçekten bağırıyordu, "Bana yalan mı söyledin! Uyuyor muydun uyumuyor muydun?"

Kar Küresi (İki Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin