5. Bölüm

150 17 0
                                    





Bu gece bitmeyecekti. Beni Tutan eller ne kadar Çetin'e ait olmasını dilesemde Selim bey'e aitti.

Selim bey, La Sombre'nin müdürü gibi birşeydi. Bir kaç kez görmüştüm fakat tanışmak benim en berbat durumda olduğum ana denk gelmesi de , kaderimin bana oynadığı kötü bir oyun gibi birşeydi.

" hop, dikkat et Dalya" deyip ayağa kalkmama yardımcı olmuştu. Ona minnetar'dım.
" teşekkür ederim Selim bey, kusura bakmayın kendimi iyi hissetmiyorum", diye saçma bir açıklama yapma gereği duymuştum sanki görülmüyormuş gibi.

Bank'ta oturmama yardımcı olmuştu.
Midem bulanıyordu.
" kus.." ,lafımı bitiremeden , son anda başımı çevìrebilmiştim.
Hay Allah kahretsin beni ya. Ağzıma gelen safra tadı ile yüzümü buruşturdum. Kendimi rezil etmek en iddialı olduğum özelliklerimden sadece birisiydi.
Rezil duruma düşmem, patavatsızlığım ve aptallığım ölümüne kapışırdı.
Bazen 'neden hep ben' diye düşünmedende edemiyordum.

Derin bir soluk çektim içime. Ben nefes almaya çalıştıkca boğazımı sıkan bir el varmış gibi hissediyordum.
Yanağımın acısı yada yediğim tokat değildi buna sebep, bendim. Böyle aptal bir Rüyaya nasıl dalmıştım?
Sanki bana ümit vermiş gibi, hayal kurdurup o hayalleri elimden almış gibi hissediyordum. Ama buda rüyamın bana olan oyunuydu. Böyle birşey olmamış o bana ümit vermemiş, kandırmamıştı. Bendim kendimi böyle aciz duruma sokan, o ise beni bu rüyadan bir Tokatla uyandıran.

Selim beyin bana uzattıgı suyu aldım, elimden geldiğince tebessüm ederek. Iki yudum içmeye çalıştığım suyun kapağını kapatmış , başımı önüme eğip anlıma destek vermesini sağlıyordum şişenin. Bacaklarım benden bağımsız titriyor beynim dahada uyuşuyordu.

Artık silkelenip kendime gelmem gerekiyor. '2 günde bu hale nasıl geldim Ben? ' diye mırıldandım. Dudaklarımı ısırıyordum fakat bu aptal yaşlar durmuyordu. Onlari yine döver gibi silmekle yetinmiştim.

" iyi misin?" Selim beyin varlığını unutmuştum. Başımı hafif sağa sola sallayıp iyi olmadığımı belli etmiştim. Konuşursam sanki daha çok ağlardım.
Derin bir nefes çekti gecenin ayazında.

" senin için ne yapabilirim? Bir arkadaşını aramamı veya seni bırakmamı ister misin?" Diye sormuştu. Yüzünde endişeli bir ifade misafirlik ederken bir abi edası ile konuşuyordu.

" teşekkür ederim, Ben hallederim" diyebilmiştim fısıltı gibi çıkan bir ses ile. Ağladığım için sesim boğuk çıkıyordu.
Kafasını onaylar gibi sallamış ve ayağa kalkmıştı.
Önümde duran koca adama bakmıştım. Onun yanında kendimi çok küçük çok çağresiz hissediyordum. Gözlerim yavaşca onun gözlerini bulurken

" canım acıyor.. çok acıyor " diyebilmiştim acı bir fısıltı ile. Sonrası yine göz yaşı.
Elimden tutup beni yavaşca kendisine çeken Selim beyin göğsüne yaslamiştım başmı. Eli yavaşca saclarımı okşarken " şşşşşt" diyordu, " geçti tamam mı? Henüz küçük ve çok kırılgansın. Sevebilirsin ve iyiki de seviyorsun hemde bizden daha iyi daha güzel" demişti. " kalbi sadece hayatta kalmak için o kadar kalp varken sen onu dünyanın en güzel duygusu ile taçlandırmışsın , daha ne?"

Kafamı biraz kaldırıp yüzüne baktım " nesi güzel ki, küçük değilim ki ben hoş ,iki günde ya iki gün. Ben zavallıyım zavallının tekiyim Ben " diye söyleniyordum hıçkırıklarımla yine göğsüne kapanmıştım. Durumumun vehametini samimi olmadığım bir insandan medet ummamdan anlaşılıyordu.

" bak bana ,bak az" deyince yine yüzüne bakmış akan burnumu çekmiştim.
" biliyormusun, aslında ben pek teselli verebilen bir insan değilimdir yani en azından yıllardır böyle bir misyon üstlenmedim," deyince iç çekişlerimin arasında onu dinliyordum. Şuan küçük ve ilgili bir çocuk gibi kocaman gözlerle ona bakıyordum.

Karo As ◇Where stories live. Discover now