-15-

121 13 8
                                    

Zindandan gizlice çıktılar, Hange planı açıklayacağını söylemişti. Ama önce kafasını toparlaması gerektiği gibi saçma bir yalan ortaya atarken Levi ve Mike ortalığı gözetlemek için dışarı çıktılar. En sonunda yalnız kalmalarını fırsat bilen Hange Eren'i omuzlarından tutarak sarsmaya başladı;

"Eren...! Ben ne yapacağım? Aklımda en ufak fikir yok!"

Eren bu sıralar suratından eksilmeyen şaşkın ifadeyle Hange'ye baktı. Nasıl bir planı olamazdı? Az önce o kadar ikna edici konuşmuştu ki adeta kendisi bile teklifi kabul edebilirdi. Hange resmen koyun sürüsündeki baş koyundu. Herkes sorgulamadan bir anda onu takip etmişti.

"Ama Hange-san, siz az önce..."

"Yalan söyledim!"

Koca boş alanda volta atıyordu. Kendince çizdiği çizgide bir ileri bir geri dönerek panikle gidip geliyor, aynı zamanda saçlarına daldırdığı ellerinde parmakları arasında kalan tutamları çekiştiriyordu. Bu ona ekstra bir fikir,ilham ya da zaman kazandırmayacaktı. Ama bazen kısıtlı zamanları boş şeylerle doldurmak iyi geliyordu insana.

"Laboratuvarı kullanmak için zaman kazanmam lazımdı, Levi işin içine girmese Mike'ı kandırıp sızardım ben bir şekilde. Off! Hep doğru kişi yanlış zamanda geliyor."

"Sizin gibi..."

Hange, Eren'den aldığı iltifatla durup oğlana döndü. Yüzündeki gergin ifadeyi atıp tatlı, mutlu bir gülüş yerleştirmişti. Bunun bir iltifat olup olmadığı belli bile değildi ama nedense Hange'yi yumuşatmıştı. "Aw, benim yavru titanım. Biliyorum doğru kişi olacak kadar mükemmelim, ama her mükemmelin bir takılma noktası vardır tabii."

Yavru titanım? Buna çok takılmamaya karar verdi. Tuhaflıkları hoşuna gidiyordu. Bir yandan da boş durmak istemiyordu. Eğer Hange onu canı pahasına kurtardıysa, onun da aynı şeyi büyük bir erdemle yapması lazımdı. Düşünmeye başladı, elini çenesine koydu. Bu oldukça derinsel düşündüğüne işaretti. Ağzından mırıltıyla bir kaç kelime çıktı; "Fransız ihtilali..."

Oğlanın ağzından çıkan iki kelimeyle tüm planı oluşturmuştu bile. Bir anda dönerek parmağını şıklattı;

"Eren, evet! Fransız ihtilali! Tanrım...nasıl düşünemedim? Genç zihinler işte."

Cümlenin sonlarına doğru kendine oldukça yaşlı bir hava katarken bir yandan da bulduğu muhteşem plan hakkında homurdanmak istiyordu. Levi ve Mike'ı beklemeye başladılar, kısa süre sonra ikili ellerinde iki tane kağıda sarılmış 'şeyle' geldi. Önlerine atılmasıyla beraber Hange merakına yenik düşerek almış ve sarılı kağıdı çıkararak içindekinin akibetine bakmıştı. Bunlar bir kaç tuzsuz ve yağsız kraker parçasıydı. Demek Hange kriz geçirirken yemek almaya gitmişlerdi, çok ince.

"Dökül bakalım planı."

Hange ağzına krakerlerden birini attığında tat kalitesi yüzünden çıkarmak istemişti. Ama açtı, o kadar maceraya bir mide kolay dayanmazdı. Mike'ın sözleriyle beraber hızlıca konuşmak için yuttu.

"Keşif Birliği hakkında dedikodu çıkartıp halkı üzerlerine kışkırtacağız."

"İmkansız, kimse buna kanmaz." dedi Levi, söylediğinden çok emin bir şekilde.

Hange başını onaylamazca sallarken bitirdiği krakerlerle kağıdı buruşturup cebine attı; "Bir halkı nasıl kandırırsın Levi?"

"Parayla?" Aynen öyle, o domuzlar ancak parayla köle dahi olurlardı.

"O da bir etken tabii. Ama eğitilmemiş koyunları; dinle, namusla kışkırtırsın. Çaktın mı?"

"Aklıma bir şeyler geliyor..." Mike sakalını kaşıyarak düşündü; "ama olmaz, Rico bizi gördüğü an ispiyonlar."

Tonight or Never//Levihanजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें