-9-

150 19 17
                                    

Ölüm nedir? Bir insanın ölmesi ani gelen bir şeydir, değil mi? Ya da bazı sebeplerden dolayı kendi aldığı kararla tamamen zamanlı gelen bir olay. Peki neden var? İnsanlar neden belli bir yaştan sonra ölür? Neden mutsuz olduklarında direk kendini "öldürme" hissi ortaya çıkar? Ölmek Dünya'nın düzenini mi sağlar? Bu kadar soruya karşı aldığımız cevapların hangisi, ne kadarı doğru? Hiçbiri.

Herkes bir konuda kendi düşüncesini belirtirken kimse aslında gerçekten sorgulamaz. Levi'a göre ölümün bir felsefesi yoktur. Onun kendi düşüncesine göre; sadece insanları üzmek, depresyona sokmak ve acı çekmelerini sağlayacak bir olaydır. Kendi hayatında bu saçma olaya yakalanan bir sürü insan vardı. En son kurban ise Hange'ydi.

Hange'yi öyle gördüğünden beri aklından o görüntü, yaşadığı anılar ve kadının sesi çıkmıyordu. Son zamanlarda hayatına odaklanamamaya başlamıştı. İçtiği çaydan bile tat almıyordu. Tek düşündüğü Hange'ydi, Moblit elinden geleni yapacağını söyledikten sonra her gün iyi haberi beklemeye başladı. Ama gelen tek haber dahi yoktu. Böylesi iyiydi, kötü haber gelmesinden iyiydi. Ne yaşıyor ne de yaşamıyordu. Hange orada öylece yatarken kendisi hayatına devam ediyordu. Bu acı veriyordu işte Levi'a.

"Sence hangisi daha güzel?"

"İkisi de." dedi Levi. Kafası fazla dalgındı, ne gösterildiğine dahi bakmamıştı.

"Levi!"

Petra'nın bağırışıyla gerçek hayata geri döndü. Önünde beyazlar içindeki nişanlısına baktı. Doğru ya, Petra'nın yoğun baskısı üzerine gelinlik bakmaya gelmişlerdi. Levi her ne kadar mental olarak hazır olmadığını söyle de kızın onu dinleyen pek bir yanı yoktu.

"Ne düşünüyordun?"

Ellerindeki ellerle iç çekti. Gerçekten ne düşündüğünü söyleyebilir miydi? Ona yalan söylemek falan istemiyordu. Evlenecekse bile şu an olmazdı.

"Petra, açık konuşmak gerekirse evlilik meselesi biraz beklemeli."

Duyduklarıyla beraber Petra'nın yüzünde şoke olmuş bir ifade oluşmuştu. "N-Neden?" başından beri Levi'ın onunla evlenmek için heyecandan öldüğünü düşünüyordu. Şimdi neden böyle diyordu? Adamın ellerini sıkıca tutup okşayarak gözlerinin içine doğru baktı. "Beni hemen Ackerman yapmak istediğini sanıyordum."

"Alakası yok. Ben sadece," diyaloğu nasıl toparlayacağını düşündü "sadece Hange o durumdayken seninle evlenemem."

"Hange mi? Hange'yle evliliğimizin ne alakası var?"

"Nasıl ne alakası var? Hange bitkisel hayattayken benim mutlu bir şekilde evlilik yapacağımı düşünmüyorsun herhalde, yanılıyor muyum Petra?"

Levi sinirlendiğinden kaşlarını çattı. Neydi bu umursamazlık? Evlilik isteği onu bu kadar mı kör etmişti? Tanıdığı Petra böyle değildi, eskiden Petra'nın düşünceliliği ve duygusallığı onu o kadar etkiliyordu ki kendini duygusuz piçin teki gibi hissederdi. Şimdi ise Petra evlenmek için olağanüstü bir hız sarf ediyordu. Bu Levi'ın hiç hoşuna gitmemişti.

"Düğünümüze gelemeyecek olması mı seni bu kadar üzüyor?"

"Ha?" hala aptal numarası yapıp masum bir kız gibi gözükmek isteyen kızın suratına geçirmek istemişti, şu o an o kadar sinirliydi ki "Sana Hange ölüyor diyorum Petra! Yıllar önce sevdiğim kadın, en yakın arkadaşım, tek ailem. Ölüyor!!"

Petra'nın sözler karşısında gözleri dolarken ağzından hıçkırık kaçmaması için dudaklarını sıkıca bastırmıştı. "Buna mani olmasını istemiyorum Levi!" daha fazla gözyaşlarını tutamazken yere çöküp elleriyle yüzünü kapatarak ağlamaya başlamıştı. Normalde Levi ağlayan yakınlarının ağlamasına dayanamazdı ama, aynı zamanda kimse Hange'yle de böyle konuşamazdı.

Tonight or Never//LevihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin