-7-

147 20 26
                                    

Bir yanlışlık yaptığım için bölüm sayıları ve yerleri karışmış, şimdi düzelttim iyi okumalar <3

----

 Son keşfin ardından pek çok şey değişmişti. İlk olarak Komutan Shadis Keşif Birliği'nden istifa etmiş, askeri eğitim kampına öğretmen olarak atanmıştı. Yeni komutan Erwin Smith olmuş, Mike Bölüm Komutanı olurken Levi ise Yüzbaşılığa terfi etmişti. Tüm bu olaylar yaşanırken Hange'nin görevi gene aynıydı. Keşfe çıktıktan sonra gördükleri onu biraz mental olarak etkilemişti. Ama şu an önemli olan bu değildi; görevleri ve bir amacı vardı. Ölen insanları da geri getiremeyeceği için tek yapabileceği şeyi yapıp yakma töreninde hepsi için dua etti.

Erwin'in başa geçmesinin ardından küçük bir parti yapmışlar, şimdiyse neredeyse tüm birlik alkolün etkisiyle yerlerde sürünüyordu. Levi üzerine yapışan Hange'ye bir tane geçireceği sırada Moblit kadını kollarından tutup uzaklaştırmıştı.

''Al götür şunu.''

Levi üstünü silkeleyerek düzeltti. Moblit ''Hemen efendim.'' demesinin ardından Hange'yi sürükleyerek götürmeye başlamış, Hange ise zorla götürülürken hala Levi'a el sallayıp yüksek bir sesle veda etmekle meşguldü.

''Levi, görüşürüz!! Seni seviyorum!!''

Kısa olan bu sözleri ciddiye almazken gözlerini devirmekle yetindi. Moblit kadını odaya getirdiği zaman yatağına yatırmış, Hange yatağa yattığı an direk sızarken Moblit ise gözlüklerini çıkartıp üstünü örterek odadan ayrılmıştı. Hange alkollü olduğundan mıdır bilinmez ama, uzun zaman sonra ilk defa derin uykuya dalabilmişti. Önceleri ya bir kaç saat sonra uyandırılıyor, ya da nöbet sırasında kısa şekerlemeler yapıyordu.

Güzel bir derin uykunun ardından her zamanki gibi adını çağıran sesler duymuştu. Fazla umursamayarak yastığına biraz daha sarıldı, ''En fazla antrenmana geç kalmışımdır.'' diye düşündü. Tam geri uykuya dalacakken bir anda üzerine bir varlığın zıplamasıyla irkilerek şok içinde gözlerini açmak zorunda kalmıştı.

''Anne, kalk hadi okula geç kalacağım!''

Gözleri yeni yeni açılıp netleşirken üzerindeki çocuğa anlamaz bakışlarını gönderdi. ''Anne mi?''

Yatakta doğrulup etrafına bakındı. Burası dün gece yatmış olabileceği oda değildi. Sıradan bir evin sıradan bir ebeveyn odası gibiydi. Yattığı yatak çift kişilikti ve yumuşak örtüler vardı. Burası kesinlikle ona verilen oda olamazdı. Yoksa dün gece Levi...öyle olsa bile bir çocuğun doğması için en az sekiz ay gerekli!

Komodinin üzerinde gördüğü gözlüğünü takıp görüşünü netleştirirken aynı zamanda da bir çerçeve görmüştü. Çerçeveyi eline aldığı zaman gözleri şokla büyüdü, fotoğrafta Levi ve Hange'nin düğün fotoğrafı vardı!

''L-Levi?!''

''Oi, Udo. Anneni rahat bırak dün gece biraz fazla içti. Okula seni ben bırakırım.''

Udo başını sallayıp odadan çıkarken Hange sadece şok içinde olanları izliyordu. Buraya nasıl gelmişti? Paradis'te olması gerekmiyor muydu? Levi'a doğru baktı, üzerinde mutfak önlüğü vardı. Tam bir...baba gibi görünüyordu?

''Levi....Levi biz....e-evli miyiz?''

Elindeki çerçeveyi gösterirken Levi karısına onun delirdiğini düşünen bakışlar attı. Sonuçta kimin karısı bir sabah uyanıp evli olup olmadıklarını sorardı ki?

''Evet, evliyiz dört göz. Şimdi kalk yoksa işten kovulacaksın ve boşanmamız gerekecek.''

Hange'nin içi kıpır kıpır olmuştu. Odadan ayrılan Levi'ın arkasından şapşal bir şekilde gülümsedi. Daha ne olduğunu tam kavrayamasa da yataktan kalktı. Başka bir evrene geçiş yapmış olmalıydı ama nasıl? Bunu araştırması gerekiyordu. Ayrıca şu an başka sorunlar vardı; işinin yerini bilmiyordu, çocuğunun okulunun yerini bilmiyordu. Adının Hange olması dışında hiçbir şey bilmiyordu.

Tonight or Never//LevihanWhere stories live. Discover now