-2-

180 21 27
                                    

''Profesör...emin misiniz?''

 Moblit gözlerinde büyük bir endişeyle kadına bakıyordu. Dokunsan ağlayacak bir durumdaydı. Sevdiği kadını ölüme gönderiyor gibi hissediyor, onu engelleyemediği için içten içe parçalanıyordu. 'Güçsüzüm' diye düşündü Moblit, ona engel olamayacak kadar güçsüz hissediyordu kendini. 

 Elindeki elektrodları Hange'nin göğsüne yapıştırmadan önce son kez sormuştu. Hange bu soruyu büyük ve sıcak bir gülümseme ile karşılarken başını sallamıştı. Moblit'in aksine kendini aşırı derecede heyecanlı hissediyordu. İkisi de ağlayacak durumdaydı, fakat; biri sevinçten, diğeri üzüntüden.

 Hange gömleğinin düğmelerini açıp oğlanın göğüslerine elektrodları yapıştırmasına izin verirken bir yandan da son kontrolleri yapıyordu. Moblit'in işi bittiği sırada derin bir nefes aldı. Oğlanın neredeyse dolu gözlerine bakarken içinin burkulduğu hissetmişti.

''Ah Moblit, iyi olacağım. Bu kadar endişelenme.''

''Ama Profesör olası bir komplikasyonda ne yapa-''

''Beni uyandıracaksın.''

 Hange güven veren bir ses tonuyla oğlanın sözünü keserek cevaplarken elini omzuna koyup sıkmıştı.

''Etrafına bak, kimse yok. Laboratuvarda çalışan en az on tane asistan var ama içlerinden sadece sen buradasın. Çünkü sadece sana güveniyorum.''

 Moblit'in gözleri büyürken kadın çoktan makinenin ayarlarını yapmaya başlamıştı. Bu makine sayesinde sinir, nabız, beyin vb. hareketleri kayıt altına alınacaktı.

 Hange makineye yatmak için gözlüğünü çıkartıp masaya koymuştu.

''Hazırım Moblit'' dedi makineye otururken. Moblit başlatmaya yakın yatacaktı yoksa çok fazla gerilirdi ve bu başarı oranını düşürürdü.

 Moblit elleriyle oynayarak yanına gelmişti. Genç çocuk terliyor, bakışlarını kaçırıyordu. Dudakları bir şey söylemek için hazır, aralıklı şekilde dururken Hange telaşlanmıştı. Yoksa bir sorun mu vardı? Olamazdı. Daha yarım saat önce iki kez, az önce ise üç kez daha kontrol etmişti.

''H-Hange san'' dedi Moblit, ''...dediğiniz gibi bu riskli bir deney, her ne kadar bir olay olmayacak gibi dursa da eğer bir şey olursa diye...ben...ben sizi son bir kez...''

 Hange derin bir nefes vermişti. Hiçbir sorun olmamasının verdiği rahatlıkla beraber oğlanın gevelediği şeyi anlamış ve cevaplamıştı;

''Öpebilirsin.''

 Şaşırmış gözler onunkiyle buluşmuştu. Hange Moblit'in ona olan duygularını biliyordu. Tanıştıklarından bir yıl sonra ona söylemişti. Moblit ile rahat bir ilişki kurabilirdi, onun en yakın arkadaşıydı ve ondan çekinmezdi. Ama kalbinde bir başkası varken Moblit gibi, onun için değerli olan birinin kalbiyle oynayamazdı.

 Oğlan anında üstüne atılırken gelişinin aksine Hange'nin yanaklarını nazikçe, incitmemeye özen göstererek kavramış, kendine çekerek dudaklarını kadınınkiyle birleştirmişti. 

 Dünyanın en acıklı vedalaşmasını yapar gibi kadını tutkuyla öperken Moblit'in gözleri yeniden yaşlarla dolmuştu. Keşke şu an Moblit içinde dünya burada donsaydı. Donsa ve hayatının sonuna kadar Hange'nin dudaklarında yaşasa, orada nefes alsaydı. Ama en güzel şeyler her zaman çabuk biter derler ya...

 Hange en sonunda geri çekildiğinde ikisi de hiçbir şey olmamış gibi yapacakları görevlere geri dönmüştü. Hange makinenin hafif sertlikte olan yatağına yatmış, ellerini karnında birleştirerek laboratuvarın beyaz tavanını izlemişti. Derin nefes alıp verirken heyecandan göğsü inip kalkıyordu. Kendini sakinleştirmeye çalıştı. Sakin olmalıydı. Sanki her zaman paralel evren ziyaret ediyormuş gibi sakin olmalıydı. Sakin olmazsa odaklanamaz, odaklanamazsa ise başarı şansı düşerdi.

Tonight or Never//LevihanWo Geschichten leben. Entdecke jetzt