• 21. Bölüm •

Start from the beginning
                                    

Gerçekten korkuyordu.

Mekanın kapısını açtığımda düşündüğümün aksine daha temiz hissettiren bir ortam gördüm. İçeri girdiğimde tüm masalarda gözümü gezdirdim ama göremedim yiğidimi.

"Arka bahçede oturuyorlardır, ilerle."

Okan'ın verdiği komutla birlikte yürümeye devam ettim ve mekanın arka kapısına ilerledik. Ön kapısına göre daha geniş olan kapıyı açtım ve bahçeye adım attım.

Ortamı aydınlatmak için demirlere tutturulmuş yukardan sarkadan ışıklandırmalar vardı. Aynı ışıklandırmalar bahçeyi saran çitlerede sarılmıştı. Arkada çalan hafif yüksek ama rahatsız etmeyen müzik ise ortamı tamamlıyordu.

"Len ne işiniz var sizin burada!"

Etrafı incelerken bir anda Mahmut abinin yüksek sesini duymak irkilmeme sebep olmuştu.

Yüzüme hemen şaşkın bir ifade yerleştirdim. Korkudan altına sıçmasın ve kendine gelsin diye Okan'ın da koluna vurup oturdukları en uçtaki masaya doğru yürüdüm.

"Aa Mahmut abi sizde mi baradaydınız? Ne tesadüf."

6 kişilik bir masaydı. Bir tarafında Mahmut abi ve Seçkin abi otururken karşı tarafında Kemal tek başına oturuyordu.

Masanın başında ayakta dikilirken kısa bir an yiğidime bakmış ve şaşkınlıktan, sinirli bir ifadeye geçen yüz hatları gördüğüm gibi tekrar Mahmut abiye döndüm.

"Ne tesadüfü koçlar bu böyle."

"Abi, Okan etrafı gezdiriyordu işte. Adam akllı göremedim ki geldiğimden beri."

"Okan, sen meyhane meyhane mi gezdiriyorsun Aşkın'ı" Sert ve tehditkar çıkan sesi içime işlemişti.

Off keşke işlese. Böyle içime içime.

"Yok Kemal abi valla Aşkın ısrar etti. Yoksa ben dedim ona. Gitmeyelim dedim abimler, hiç hoşlanmaz dedim, ama dinlemedi beni tuttu kolumdan sürükledi buraya kadar."

Vay puşt Okan.

Neyse götünü seviyor, haklı çocuk.

Herkesin bakışları sorgularcasına bana dönünce yapacak bir şey bulamadım ve tüm dişlerimi göstererek sırıttım.

"Eee ayakta da kaldık. Otursak mı artık?"

Ağızlarına açıp bir şey demelerine müsade etmeden hemen Kemal'in yanındaki boş sandalyeye yerleştim.

Okan'da abisinin ters bakışları altında yanına oturmuştu.

"Tamam lan uzatmayın gelmiş oldu işte çocuklar. Havada karardı zaten gitmesinler tek başlarına şimdi, kalkarız beraber." Seçkin abi, Mahmut abinin ve Kemal'in sinirlenmesine karşılık sakinleştirmek için konuşmuştu.

"Hay ağzını-"

Heyecanla cümlemi tamamlayacaktım ki aniden bacaklarımda baskısını hissettiğim parmaklarla yarım kaldı cümlem.

Parmakların sahibine döndüm. Kaşları çatılmıştı.

"Yani şey, hay ağzına sağlık dicektim." Üstten bana baktı ve gevşeyen kaşlarıyla birlikte parmaklarını da çekip tekrar önüne döndü.

Cesur Velet (bxb)Where stories live. Discover now