Trilokin | taekook

1- İksir

İyi okumalar<3

Her ne kadar Dünya insanların himayesi altında olsa da kimse denizin altında olandan haberdar değil. Bu gizem yüzyıllarca insanoğluna merak konusu olmuş, birçok can feda edilmişti. Bunun yanı sıra her şeyden haberdar olan bir ırk vardı. Bu ırk insanlar arasında deniz insanı olarak anılırdı. Bunlardan haberdar olan deniz halkı, insanlığın aç gözlülüğünden de haberdardı. Ortaya çıkarlarsa insan dünyasında büyük bir kargaşa çıkaracağı ortada olan bu ırk, yüzyıllarca denizin karanlığında gizlenerek yaşamışlardı.

Bir krallık kurmuş, sadece deniz insanlarının değil, tüm deniz halkının saygınlığını kazanmışlardı. Bu krallığın bir kralı ve bir sürü prensi varken, kraliçeleri yoktu. Bunun sebebi bir kaç yıl gibi kısa bir zaman önce krallığın kraliçesinin trajikomik bir şekilde hayatını kaybetmesiydi. Trajikomik diyorum çünkü denizi kontrol edebilen bir kraliçenin küçük bir girdap kazasıyla ölmesi herkese absürt gelmişti.

Bu düşünceleri taşıyan sadece halk değil, prenslerden en küçüğü Taehyung ve onun arkadaşı Yoongi -aynı zamanda kendisi ahtapot insanlardandır- bu entrikaya karşı bir tutumdaydılar.

Krallığı zihninizde canlandırabilmeniz için şöyle anlatabilirim: duvarları kırılgan görünse de, okyanusun en kaliteli katı mercanlarından yapılma olan ihtişamlı şatoda kraliyet ailesi yaşardı. Bu büyük şatonun gövdesinde birçok baloncuk izi bulunurdu, bunun nedeni şato yapılırken kullanılan malzemeden olduğu düşünülür, çok da üzerine düşülmezdi. Birçok kez kapatılmaya çalışılan izler artık deliklere dönüşmüştü, bu duruma çözüm olarak en küçük prens büyüyen delikleri daha da büyütüp küçük pencereler haline getirme fikrini öne sürmüştü. Kabul göreceğini düşünmediği bu fikir, kralca onaylanmıştı. O günden sonra şatonun imajı değişmiş ve binlerce pencereye ev sahipliği yapmıştı.

Köyler; yosunlar, anemonlar ve taşlardan yapılmaydı. Besin olarak bir şey yemeye ihtiyaçları olmasa da deniz zeminin altında yetişen bir besin türünü tüketiyorlardı.

Krallıkta her türden canlı yaşamaktaydı fakat kötülükleriyle ünlenmiş ahtapot insanlar çoğunlukla mağaralarında büyücülükle uğraşmaktaydı.

Büyük bir krallık olmasının yanı sıra büyük de bir halka sahipleridi. En küçük prens arada krallıktan uzaklaşır ve korsanların batırdığı gemilere uğrar, insan eşyaları hakkında küçük araştırmalar yapardı.

Bir önceki uğrayışında yanına yoongiyi de getirmiş, ve tesadüfen buldukları bir başka gemi kalıntısında parlayan, altın renginde, yuvarlak, sert nesneler bulmuşlardı. Tabii bunu krala söylememiş ve koleksiyonundaki parlak eşyalar bölümünü genişletmişti.

Yüzeyi görmek en büyük hayali olan Taehyung, çok geçmeden planını yapmıştı. Tabii ki kıyıya çıkmak planında yoktu, bu kuyrukla kıyıda bir dakika bile geçiremeyeceğinin farkındaydı. Bu yüzden planı, yukardan geçerken gölge yapan korsan gemilerini takip etmek ve kıyıya çıktıklarında onları gözlemlemek olacaktı.

Bunun yaparken evinden çok uzaklaşacağının farkında olsa da, merakına engel olamıyordu. Daha önce sığ bölgelere bile ulaşamamıştı, nedeni krallıktan uzaklaştıkça ışıldayan mercanların azalması ve görüş açısını kaybetmesiydi, bu olduğunda panikleyip mercanları takip ediyor ve ucu ucuna krallığı bulabiliyordu.

Bu sefer geminin altına tutunacak ve gerekirse kafasını dahi kaldırmadan yüzecekti. Zamanı gelmişti, tüm korumalar prensler yatmadan önce nöbet değişimi yapıyor ve 1 dakikalığına penceresinin ve kapısının önünde kimse olmuyordu. Bu durumdan faydalanıp pencereden fırladı, o sırada bir gölge kafasının üstünden yavaşça geçti.