44. Bölüm ~ Foster ~

539 63 123
                                    

"Sonunda gelebildin."

Hange, köşeden dönen Levi yı görünce parmaklarının arasında çevirip durduğu telefonunu cebine kaldırdı. Levi kadını ilk kez bu kadar endişeli ve ciddi görüyordu - ki bu sık olmazdı- ayrıca Hange de onu rahatsız eden bir şeyler vardı. Ancak ne olduğunu anlayamadı. Sözlerine sadece gözlerini devirdi. "Park yeri bulamadım."

" Herneyse," dedi Hange aceleyle. Derin bir nefes aldı. "Pasta kesimini kaçırdık. Belki Foster ın teşekkür konuşmasına yetişiriz."

Birlikte uzun binanın camdan döner kapısına doğru yürüdüler. Önü hala insanlarla doluydu. Birkaçı gazeteciydi, kalanlar ise içeri girmeye çalışan normal insanlardı. Garipsemeden edemedi. Bu adamın mesleği neydi? Levi Hange yi takip ederken " Pasta nereden çıktı? Bu hengame kimin için dört göz?" dedi.

" Eduard Foster ın doğum günü." açıkladı Hange. " Eh, zengin ve itibarlı bir bankanın sahibi olsaydın senin için de festival tadında bir doğum günü düzenlenirdi. Bu kalabalığın arasında içeri sızmak çantada keklik. Başka şekilde onunla konuşmam mümkün değildi. Foster ın muhattap olduğu tek kişi lanet sekreteri. Biliyorum çünkü randevu talep etmek için dört kez aradım. Bizzat polis kimliğimle kendisinin yanına gidersem benimle konuşmak zorunda kalacaktır."

Levi kadına süpheli bir bakış attı.
" Bir polis sayılmazsın. Sorguya çekme iznin var mı?"

" Yok." dedi Hange, gömleğinin yakasını kıvırıp altında saklı duran ses cihazını gösterdi. " Fakat bunu Foster ın bilmesine gerek yok."

Levi uzun bir iç çekti. Hange nin tiyatrolarından birinin içine düşeceklerdi demek ki. Yine. Fakat anlamadığı daha farklı bir konu vardı. "Diyelim ki adam serumla öldürüldü. Eline ne geçecek? Neden tarihi geçmiş, tanımadığın bir adamın cinayetini araştırıyorsun dört göz?"

Hange yürümeyi bıraktı. Levi ya döndü. " Çünkü bilmeliyim. Öyle bir serum insanlar üzerinde de işe yarıyorsa dünyayı bekleyen sonu bir düşün Levi. Yer yerinden oynar. Ülkeler ordularını güçlendirmek için askerlerini birer savaş makinesine çevirir. Dünya kan gölüne döner."

" Bu çok-"

" Uçuk bir senaryo mu?" cümleyi onun yerine tamamladı Hange. Çenesi kasılmıştı. " Deli saçması mı? Bilim kurgu fantezisi mi? Aptallık mı? Evet, biliyorum, Armin de aynısını söyledi. Olaya inandırıcılık katan bir örnek vereyim öyleyse. Bir zamanlar para için çalışan bir kiralık katildin. Eğer ellerinde bu serum olsaydı seni kiralamak yerine kuklaya çevirirlerdi. Bu ihtimalin söz konusu bile tüylerini diken diken yapmıyor mu? Herkes benimle alay edebilir fakat haklı çıkmaktansa gözünüzde bir deli olmayı tercih ederim."

Birkaç dakika aralarında tuhaf bir sessizlik oldu. Hange nin kararlılık dolu bakışları değişmedi. Bu sırada binadan dışarı her kim çıkıyorsa gazeteciler flaşlarını patlatmaya başlamışlardı. Önlerindeki kalabalık yüzünden arabaya binen kişinin kim olduğunu göremediler.

"Aslında kullanacağım kelime tehlikeliydi." dedi Levi istifini bozmadan, ellerini cebine soktu.
" Birçok şey saçmalıyorsun. Tüm gün kafamı ütülüyorsun... Ancak geldiğim günden beri öğrendiğim bir şey varsa o da konu iş olunca haksız çıktığın tek bir olay görmediğim. O yüzden sızlanmayı kes ve lanet güvenlik görevlilerine odaklan."

" S-sahi mi?" dedi Hange şaşkınca.
" Bana inanıyor musun?"

" Başka çarem mi var?" dedi Levi umursamazca. " O kadar saat boşuna park yeri aramadım. Evim sehrin öteki tarafında. Yani haklı çıksan iyi edersin dört göz yoksa sana bunu ölene kadar unutturmam."

ACKERMANSWhere stories live. Discover now