II. | Cesaretin Varsa Vur

305 25 14
                                    

Dikkat! İlerideki kaba ve hoşunuza gitmeyebilecek tabirler kullanılmış olunabilir bu yüzden özür dilerim. Artı aklınız karışmasın diye eğik yazılar karakterlerin iç sesleri. İyi okumalar~~

"Her. Birinizin. Erkekliklerini. Kesip. Boyunlarınıza. Asıp. Pruvadan. Kıça. Kadar. Sallandıracağım."

Jonghyun onu tutan korsanların kollarından debelenip tekmeler atarken bir yandan da tehditler savuruyordu. Tekmeleri boşluğu yarıp geçerken, etraftaki korsanlar iğrenç sesleriyle ona aldırmadan kahkahayla gülüyorlardı.

Jonghyun öfkesinin kabardığını hissetti. Diğer esirlerle beraber onları güverteyi temizlemekle görevlendirmişlerdi. Normalde onlara düşen, bu göreve boyun eğip sessiz sedasız yerine getirmekti fakat eh, herkesin bildiği gibi Jonghyun pek boyun eğen bir tip değildi. Yine korsanlara kafa tutmaya kalkmıştı ve karşılığını almıştı. Yakışıklı yüzüne art arda inen güçlü yumruklarla...

Keşke, ah keşke onu tutan şu korsanlardan kurtulabilseydi de bir kaçının kıçını tekmeleyip, öbür tarafa yollasaydı. Fakat ne yazık ki onu bunu yapmaktan alıkoyan iki tane insan azmanı ve birer çift, elle ayak bileklerindeki prangalar vardı. Jonghyun sinirle bir kez daha onlardan kurtulmak için debelendi fakat bu denemesi onlar tarafından engellenince seslice bir küfür savurdu. "Orospu çocukları."

Yanındaki korsan Jonghyun'un kolunu bırakıp yakasını kavradı ve sertçe yüzüne yumruk attı. Çevredikler tekrar kahkahalarla gülerken, Jonghyun gözlerini açıp kapattı ve sersemliğinden kurtulmaya çalıştı.

Minho, dostunun yüzüne inen acı yumrukla beraber sersemleyişini görünce onun yanına gidebilmek için öne doğru atıldı ama etrafındakiler onu omuzlarından tutup geri çekti. Geriye sendeleyip arkasındaki direğe çarpınca acıyla inledi ve yüzünü buruşturdu. Onu geriye çeken kişiye vurmak için tekrar ileriye atılacaktı fakat başına doğrultulan silahın namlusuyla olduğu yerde kaskatı kesilip kaldı. Silahı tutan sarışın korsan pis pis sırıtırken, Minho ellerini iki yanında yumruk yapıp sıkıca sıktı.

"Sıkıysa bir adım daha at ve bende senin o minik toplu iğne başından güzel bir çiçek yapayım." Korsanın ukala ses tonu, Minho'nun sinirlerini zorluyordu. Artık her şey sinirlerini zorluyordu ve yakın zamanda Jonghyun'dan da beter duruma geleceğine emindi.

Esir amiral hoşnutsuzlukla silahın üzerinde gözlerini gezdirdi. Barutlu silahları kendini bildi bileli hiç sevmemişti. Onun gözünde göğüs göğüse savaşmaktan kaçan korkakların aletiydi silahlar. Yüreksizlerin silahıydı... Kendi alanı ise bıçaklar ve kılıçlardı. Kısacası kesici olan her şey. Onun için asıl onurlu silahlar onlardı. Hangi bıçak yakın dövüştü daha etkilidir ya da kılıçların özellikleri kişiden kişiye nasıl değişir hepsini en ince ayrıntısına kadar biliyordu. Babası çok iyi bir demir ustasıydı ve Minho her şeyi ondan öğrenmişti. Küçüklüğünde babası her gün onu yanında götürüp sorduğu bütün soruları cevaplar ve ne, nasıl yapılır, ne işe yarar hepsini teker teker anlatırdı.

Baba...

Babasının aniden aklına gelmesiyle Minho'nun kalbi kasıldı. Onunla tatlı ama bir o kadar acı olan hatıraları aklına üşüşürken gözlerini kapattı ve titrekçe nefes alıp verdi. Geçmişe ait olan hatıralarını aklından uzaklaştırmaya çalıştı. Şimdi onları hatırlamanın sırası değildi, hiç değildi. Hafifçe başını sallayarak yutkundu ve duruşunu dikleştirdi. Korsanla arasındaki boy avantajını kullanarak ona yukarıdan bakmaya başladı.

Bu hareketi, karşısındaki silah tutan sarışını hiç memnun etmemişti. Sinirle yüzünü buruşturdu ve kolunu biraz daha yukarı kaldırıp silahın namlusunu Minho'nun alnına dayadı.

Anima Tenebroso | 2minWhere stories live. Discover now