III - Af Sağanağında Yırtık Şemsiye

434 22 3
                                    

Sezen Aksu, Kendimce.

Merhaba güzel okuyucularımız!

Keyifler nasıl? Yeni yıla girmeye az kaldı, neler hissediyorsunuz?

Bizi çok heyecanlandıran kurgumuzun seyrini merak ediyor musunuz? Bizce edin zira asla sıradan değil!

İyi okumalar dileriz. ✨✨

-III-

Af Sağanağında Yırtık Şemsiye.

Bir okyanusun içinde susamış yüreğin, acının koynunda gülmüş dudakların ve güneşin alnında üşümüş parmakların.

Hep farklı olmuşsun, insanlar bunu görmüş de farklı öldüğünü görememişler.

Birini istemişsin, o görse yeter demişsin. En kör o kesilmiş.

Gözlerine bakakaldığımda bedenime değen vücudunun hissiyatı gitgide artıyordu. Çehresini tüm ayrıntılarıyla, oldukça net görüyordum. Ezberlemek için hafızamın bir köşesini ayırdığım yüzü, dibimdeydi. Kalbim ağzımda atmasın diye, durmasını diledim.

Nefes almayı bırakmıştım bir köşeye. Zira göğsüm kabardıkça göğsüne ilikleniyordu. Her temasta ruhum arşa çıkıyor, yeniden hayata dönmesi sancılı gerçekleşiyordu.

Ona duyduğum hiddetle süslenmiş alınganlığın bizi bu kadar yakınlaştıracağını hiç tahmin etmezdim. Sebepsizce düşledim, şu an yüreğinde bir yer edindiğimi. Her şey farklı olabilirdi. Aklımdan bin bir türlü şey geçiyordu. Ben böyleyken Umut Ali'nin zihnindeki konumuma merakım uyanmıştı.

Umut Ali ne olduğunu geç kavramış gibi, ne yapacağını bilemez bir şekilde ellerini yere dayayarak çarçabuk ayaklandı. Başını sola çevirirken elindeki dürüm paketine hafifçe vurarak çırpmaya başladı.

Ben de dirseklerimi yere yasladığımda elini uzatmıştı. Elini tutup daha kolay kalkmayı hedeflerken kuruyan dudaklarımda dilimi gezdirdim.

"Şu düştüğümüz hale bak Vuslat," dedi, ben ayaklarımın üzerinde durmaya çalışırken.

Kıyafetlerimi düzeltirken gözlerim ona kaydı. "Benim yüzümden mi oldu ki?" Bu esnada kalbimi sakinleştirmeye uğraşıyordu zihnim. Güm güm atarak boğazıma yumrular doldursa da kaçabileceğim bir ortam olmayışı, sakinleşmemi mecbur kılıyordu. "Sen kaçırdın benden, eninde sonunda vermeyecekmiş gibi," diye sürdürebildim sözlerimi. Nefeslerim hâlâ dengesizlik yaptıkları için, bir çırpıda konuşmuştum.

"Madem sana vereceğim belli, niye üstüme atlıyorsun?" Alnına saçılan tutamları geriye taradı parmaklarıyla. Beni etkilemeye çalıştığını sanmıyordum fakat şu ortamda bile onu havalı görebilmem, delirdiğimin kanıtıydı.

"Gerçekten olmuş bitmiş bir şey için kavga mı ediyorsunuz şu an?" Sesin sahibine döndüğümde Eylül'ün de Dolunay'ın da gülümser halde ayakta durduğunu görmüş bulundum.

"Öyle deme Eylül, tam onlara yakışan bir hareket," diyerek şakayla karışık konuştu Dolunay. Eylül'e verdiği laf bittikten sonra bize döndü. "Kedilerden farkınız yok he," Yeniden oturdu, bağdaş kurdu. "Tatlı birer kedisiniz."

ÜCRA YILDIZLAR KALBE GÖMÜLÜR  Where stories live. Discover now