43. Bölüm ~ Vicdanın Sesi ~

Start from the beginning
                                    

"Dedektif Nanaba..." Erwin başıyla selam verdi. Sarışın kadın Levi ya pas vermeden yanından geçip koridorda gözden kayboldu. 

"Günaydın Levi, erkencisin." 

Levi ın her zaman ki gibi yüzünde duygusuz ifadelerinden biri vardı. Ellerini cebine soktu, Nanaba nın arkasından baktı. Ardından yeniden Erwin e döndü. "Kim bu kadın?" 

"Burada çalışan başka bir dedektif." dedi Erwin. "Bir sorun mu var?" 

"Az önce Jeager dedi." dedi Levi. "Olayı ne?" 

"Zeke Jeager cinayetini ilgilenmesi için Nanaba ya verdim." dedi Erwin basitçe. "Bizi mi dinledin?" 

Levi sadece boş boş bakmakla yetindi. 

"Üzerine alınma." dedi Erwin odasına doğru yürüdü. Kapıyı açıp içeri girerken "Mike ı vurman ona fazla dokundu hepsi bu." dedi.

"Alınmadım." dedi Levi. Az önce kadının kendisi hakkında söylediklerini duymuştu. Sorun değildi, insanların hakkında ne düşündüğü umurunda değildi zaten. Haklı olsalar da. "Jeager cinayetini neden ona verdin? Lanet programın dolu falan değil. Sadece bir dosya üzerinde çalışıyorsun." 

"Zaten o dosya yüzden kabul etmedim." dedi Erwin. "Şu an bulmak istediğim tek kişi seni tehdit eden o adam. Taksicinin verdiği ifade doğrulandı, söylediği saat aralığında gerçekten de evindeymiş. Hayranının uzun zamandır sesi soluğu çıkmıyor. Son günlerde sana şüpheli gelen bir şeyler dikkatini çektin mi? İnsan, not, işaret... Herhangi bir şey olabilir." 

Levi başını iki yana salladı. Sıradaki mesajın ne olursa olsun zaten dikkatini çekeceğini biliyordu, gözünden kaçırmış olamazdı. 

"Jeager cinayetine olan bu ilginin sebebi nedir?" dedi Erwin aniden. 

"Tch." Levi kollarını gösünde kavuşturdu. Sarışın adamı alayla süzdü. "Benim yaptığımı mı düşünüyorsun yoksa?

"Sadece basit bir soruydu." dedi Erwin, omuz silkti. "Bu kadar alıngan olmana gerek yok Levi." 

"Hayır." dedi Levi ters ters. "Ben yapmadım, eğer sorduğun şey buysa. Cesedi Hange ile beraber bulduk. Zaten bütün polislerin üzerime gelmeme sebebi bu, değil mi? Eğer cesedi tek başıma bulsaydım çoktan sorguya alınırdım. Katil her zaman katildir..." 

Erwin iç çekti. Levi gibi kollarını göğsünde kavuşturup masasına yaslandı. "İnsanların güvenini kazanmadığın sürece sana aynı gözle bakmaya devam edecekler." 

"O yüzden mi sana toz konduramıyorlar dedektif?" dedi Levi. Gri gözlerini sertçe adama dikti. "Güvenlerini kazandığın için mi katil olduğuna inanmıyorlar?" 

"Aynen öyle." dedi Erwin ifadesizce. "Senle aramızdaki tek fark bu Levi. Benim gücüm var. Senin ise hiçbir şeyin yok." 

Tanrım...

Bu adamdan gerçekten nefret ediyordu. 

"Hazır konusu açılmışken..." dedi Levi, dişlerini sıktı. "O forsun teslim olduktan sonra hiçbir işe yaramayacak. Hange ye verdiğin sözü unutmadım. Tabii palavra atmadıysan..." 

"Hayır, hala verdiğim sözün arkasındayım." dedi Erwin dürüstçe. "Fakat senin kurtuluşun için yapabileceğim hiçbir şey yok. Eğer hapse girersem seni burada barındırmazlar. Benimle birlikte içeri girersin Levi." 

Levi bunun gayet farkındaydı. Hemen cevap vermedi. Başını yana yatırdı. "Beni düşünme dedektif... Gücüm olmayabilir ancak nasıl kaçılır iyi bilirim. Ne yazık ki senin böyle bir lüksün olmayacak." 

"Tabii vicdanın izin verirse." dedi Erwin. 

Levi dan alaylı bir ses kaçtı. "Vicdan? Onu susturalı uzun yıllar oluyor." 

"Doğru." Erwin başını salladı. Kollarını çözdü, masasının arkasına yürürken "Öyleyse Hange yi susturma konusunda iyi şanslar." dedi. "Çünkü daha önce bunu başaran kimse olmadı." 

Levi ın çenesi kasıldı. Hange nin bahsi kalbinde rahatsız edici bir hareketlenmeye sebep oldu. Kadının ne söyleyeceği ya da hakkında ne düşündüğü umurunda değildi. Umurunda olmasını da istemiyordu.  Fakat lanet olsun ki Erwin can alıcı noktalara basmakta fazla ustaydı. Vicdanının sesini dinlemediği doğruydu ancak dinlemek zorunda kaldığı biri varsa o da Hange ydi. Ki bu Levi için daha zordu.

Yine de Erwin nin önünde itiraf edecek değildi.

"Sana gittiğim yerden kart atarım." Levi başka bir şey söylemeden odadan dışarı çıktı. Erwin e belli etmemeye çalıştığı, durmadan titreyen telefonunu en sonunda cebinden çıkarıp kulağına götürdü. "Ne var?" dedi huysuzca. 

"Yarım saattir binanın önünde bekliyorum. Hangi cehennemdesin Levi? Kapıdaki güvenlik görevlileri dik dik bana bakıyorlar. Eğer gelmeyeceksen baştan söyle çünkü dikkat çekiyorum." 

Levi kaşlarını çattı. "Ne? Neredesin sen?" 

"Konuşmuştuk ya... Eduard Fosterla Ewan Foster ın ölümü hakkında konuşmaya gidecektik." dedi Hange hayal kırıklığıyla. " Dün yemek yerken söylemiştim. Sakın unuttuğunu söyleme." 

Levi unutmamıştı çünkü o sırada Hange yi dinlemiyordu bile. Hatırlamadığı bir buluşmayı unutamazdı. Her zamanki gibi dinliyormuş gibi yapıyordu. Önemli bulmadığı konuları dinlemezdi. Demek ki Hange o sırada araya sıkıştırmıştı.

"Hatırladım." dedi Levi, konuyu değiştirdi. "Şırınga hakkında Arlert ile konuşabildin mi?" 

"Hayır, benden kaçıyor. Ne hakkında konuşacağımı iyi bildiği için de telefonlarıma cevap vermiyor." dedi Hange huysuzca. "Ama bulacağım. Eğer Ewan nın serumla öldürüldüğüne dair bir kanıt bulabilirsek belki şırınganın kimden temin edildiğini de öğrenebiliriz. Herhangi bir isim çok iş görür. "

"Konum at." dedi Levi, hızlı hızlı polis merkezinden dışarı çıktı. "Birazdan orada olurum." 

......................................................................

Devam Edecek...

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤

Yine bölün kısa oldu, biliyorum ama üzülerek söylüyorum ki şu aralar daha fazlasını yazamıyorum :( Ama bir sonraki bölüm bayağı eğleneceğimizin garantisini verebilirim gshbznxhx

Umarım beğenmişsinizdir.

Kalplerinizi adayın ve güvende kalın!

ACKERMANSWhere stories live. Discover now