9 | Zırvalar

46 11 1
                                    

Blackmore's Night - Ghost of a Rose

"Senin için buradayım."

Duymaktan korkardım birtakım itirafları, mesela Hogwarts'ta ayağıma kadar gelip aşkını itiraf eden o sözlerden, Ron'a olan küçük hislerimi itiraf etmekten her zaman korkmuştum.

Şimdilerde kabullenmekten korkuyordum, bir suçu kabul etmekten, bir aşkın etkisine girmekten korkuyordum.

Bir de Draco'nun bu sözlerinden ölesiye korkmuştum.

Ben ondan kaçıyordum, ona zarar vermemek için ondan kaçıyordum.

O bir katili kovalıyordu.

Neydi derdi? Benim mi peşimden geliyordu yoksa ölümün pençesi onun peşini mi bırakmıyordu?

Ama benim için burada olduğunu söylemişti. Kimse için, hiçbir şey için değil. Sadece benim için.

Geçen sefer Draco, Camelot'a benim için gelip, beni ölümünün kıyısından çekip aldığında o geldiği için çok mutlu olmuştum. Hayatımda tatmadığım bir mutluluktu bu. Kurtuldum, demiştim. O beni kurtardı.

Bugün benim için geldiğini iddia ettiği şu dakikalarda mutluluk şöyle dursun, korkudan kafayı yiyeceğimi düşünüyordum.

Onun hayatımda bir anı olarak kalmasını isterken, o bir kabusa dönmeyi istiyordu.

Ya da kader kendini çiziyordu.

Ben kaçtıkça, taşlar yerine oturuyordu. Ben bu fikrin imkansızlığına sığındıkça beynim bu ölüme alışıyordu.

Bir oyundu işte her şey, demiştim. Senaryo önceden belliydi, beynimize işlenmişti. İki oyuncuyduk, aklımız başımızdaydı belki ama bize ne senaryo verilmişse onu oynuyorduk.

Adımlarımı geri geri attım, sanki buradan kaçıp gidersem her şeyi arkamda bırakabilirmişim gibi hissediyordum.

"Sadece sana." dediğini anladım dudaklarının hareket edişinden. "Yalvarırım, beni bırakma."

Zırva.

Afalladım, hem söyledikleri hem de o sesin zihnime geri dönüşü afallattı beni.

Beni bırakma da neyin nesiydi?

Bencillik değildi de neydi? Kendisi ölümün tadını merak ediyorsa da ben elimin kana bulanmasına meraklı değildim.

Bencildi, buraya gelmesi de bencillikti. Bana söylediği bu sözler de.

Aklımı çeliyordu işte sözleri, tek mermi atıyor ve yalnızca kalbimi hedef alıyordu.

Bencildi, şimdilik yalnızca kendini düşünüyordu ama sonunda doğacak en büyük zarar yine kendisineydi.

Ani bir hışımla konuştum: "Benden uzak dur." dediğimde gözlerinin içine bakıyordum.

Benim yüzümdeki afallamışlık onun yüzünde yer bulduğunda ona arkamı dönerek saraya doğru koşmaya başladım. Anlamıştı, söylediğim her bir kelimeyi.

İşte tek mermi, bu sefer tetiği çeken eller benimkilerdi. Hedef: beyne; isabet: kalbe.

Geriye bir kez olsun bakmadan, koşmuştum sarayın içine. Koşmaktan zar zor nefes alıyordum, içeriye girdiğimde durup soluklanmak için duvara tutundum.

Hala çalan çanları duyuyordu kulaklarım, bu halka, bir ölümün olacağının çağrısıydı.

Kaçıyordun ama kurtulamıyordun.

Dragon Lord | Dramione Where stories live. Discover now