15. KALP KIRIKLIĞI

Start from the beginning
                                    

Kısacık mesafede aklıma gelen, aklımdan geçen milyonlarca düşünce yakıp kavururken kalbimi, yanlış görmüş olmayı diledim.

Aklımın, gözlerimin hislerimin bana bir oyun oynamış olabileceğini düşünmek istedim.

Ben koştukça arkamdan aynı hızla koşan adım sesleri de hızlanıyordu. Dizlerimin üzerine çöküp, yerde hareketsiz yatan bedenin yanına iyice sokuldum.

Kıyafetleri, kokusu... O çocukken, korktuğumda kokusunda huzur bulduğum kokusuna kan bulaşmıştı. Kokusuna öyle aşinaydım ki kan kokusu bile bastıramamıştı.

Tahir ve diğerlerinin de yanıma gelmesiyle abimin omuza dokundum. "Abi... Kalk, hadi gidelim..." gözlerimden yaşlar oluk oluk akarken, "Söz bir daha seni üzmeyeceğim. Abi hadi kalk lütfen..."

Beni cezalandırmaya çalışıyordu. Birazdan kalkacaktı biliyordum. "Abi...!" elimin tersi ile gözlerimi silip, "Ağlıyorum bak sen dayanamazdın ki hiç. Ağlıyorum abi kalk hadi..." Tahir, omuzlarımdan tutup daha fazla kahrolmamam için beni göğsüne çekmeye çalışıyordu.

Ellerimle onu itip, ölümcül bakışlarımı zifiri karanlık gözlerine diktim.

"Bırak! Abim kalkacak biliyorum..." diyerek yeniden yerde yatan abimin hareketsiz bedenine döndüm.

Fatih abinin olduğunu bildiğim ses, "Ambulansı aradım gelir birazdan." Dedi.

Neden aramıştı ambulansı abim kalkacaktı. Yaşadığım şokun etkisi hala üzerimdeyken, "Abi kalk!" diyerek avazım çıktığı kadar bağırdığımda birden sokak lambasından çıkan varla yok arası aydınlatan o cılız ışıkta kapandı.

Işıklar söndü. Yanımdaki sesler kulaklarıma uğultu gibi gelmeye başladı bir süre sonra oluşan sessizlik. Ellerim abimin eline sıkı sıkı tutunmuşken bedenim sert soğuk zeminle kavuştu.

...

Tahir'den

Çocukluğum, hayallerim senelerce ondan habersiz onu sevdiğim kadın... Beni sevmediğini düşündüğüm, ondan ayrı kaldığım her an yaşadığıma lanetler yağdırdığım kadınla seneler sonra kavuşmuştum.

En yakın arkadaşımı kaybetme pahasına, aradaki engellere rağmen o pamuktan daha yumuşak elleri ellerimde, bakmaya doyamadığım nefesimi kesen elaları gözlerimdeydi.

Bunca sene direnen bir çare kalbim Zümre bana gelmişken, nasıl ona karşı koyardı? Nasıl o kokusunu bir kere soluduktan sonra bir daha onu koklayamamayı göze alırdı.

Bir kere yapmıştım. Bir kere çekip gitmiştim bir daha bunu yapamayacak kadar korkaktım belki de. İleride Zümre benden gidecekti, hatta benden vazgeçip, nefret edecekti ama ben onun nefretine bile razıydım. Çünkü şimdi yanımdaydı.

En yakın dostumu kaybetme pahasına, tuttum senelerce hayalini kurduğum o eli.

Seyit, kardeşim... Böyle öğrenmemesi gerekiyordu.

Karşısına geçip, göğsümü gere gere 'Kardeşini seviyorum!" demem gerekti.

Onun da böyle iğrenç bir mahlukata bakar gibi bakması değil, ağızımı burnumu kırması sonra gelip, beni düştüğüm yerden yine oun kaldırması gerekiyordu.

O bana kendi büyüklüğünden bir yumruk atmadı ama, o son sözü üzerime bir jarjör mermi boşaltsa bu kadar yaralamazdı beni.

Şimdi, bir tarafta kardeşim, bir tarafta sevdiğim kadın yatıyordu. Elimdeki silahı hızla belime yerleştirip yere çöktüm.

UKDEWhere stories live. Discover now