~Geçmişin İzleri~

183 101 54
                                    

    Ben Helen Soykan  altı yıldır mahkeme koridorlarında yürümeme rağmen hala bu karanlık , ıssız ve yalnız koridorları bir çare sevemeyen birisiyim.O kadar çok insan olmasına rağmen hala buram buram yalnızlık kokan bu koridorlarda çeşit çeşit insan tanıdım.Kimi zengin kimi fakir kimi tok kimi aç kimi haklı kimi haksız... Ve ayrıca bu koridorlar da en çok hüzünlü ve kederli insanları gördüm.Davayı kazansa bile kendi vicdanında kendini affedemeyen o insanları...

  Şu an yavaş yavaş mahkeme salonuna doğru yine aynı koridorlarda ilerlerken köşeden benim en yakın arkadaşlarımdan biri olan kişinin sesiyle kendime geldim.

" Huuu , kızım sana diyorum beni duymuyor musun ? Heyyy "  Her zamanki gibi yine formundaydı. 

" Kusura bakma biraz dalgınım. Ee ne bu heyecan?" 

  Bir saniye  durdu.Kolumdan tutup beni kendine çevirerek "Kızım sen iyi misin ? Ne bu heyecan diye mi soruyorsun ? Yazıklar olsun sana unuttun değil mi bu Bro'nu? " Eyvah  tribin hası geliyor.  

"Ben günlerdir bunun için heyecanla sana bir şeyler anlatırken sen dinlemedin mi beni ? Tüüü" 

  Anlatırken gerçekten dinleyip ona tavsiyeler vermeme rağmen hala aklıma neyden bahsettiği gelmiyordu ki eyvahhh! Randevu.

"Aşk olsun Atıf(!)Benim senin randevunu unuttuğumu nasıl düşünürsün?"

İnanmayan ve tripli bir bakışla "İnanmadım ama öyle olsun hadi . Benim bugün daha davam yok.Senin davana izleyici olarak geliyorum .Hazır mısın sen ?" 

  Klasik Atıf işte . Bu davanın beni ne kadar etkilediğini aslında her davanın beni etkilediğini ama bu davanın hepsinden daha çok etkilediğini anlamış ve canım Bro'm benim kafam dağılsın diye randevusunu bugüne ayarlamıştı.Kafamın aslında günlerdir bu davadan dolayı dalgın olduğunu biliyordu ama ben de bir şeyler daha olduğunu da anlamıştı.

Zeki Avukat Bey'imize karşı "Bomba gibi hazırım bu sefer ben kazanacağım. Rakiplerim korksun benden" diyip tebessüm ederken ben senin ifadeni sonra alırım bakışı atarak "Ee ne bekliyorsun hadisene!" demesiyle tekrardan salona doğru yürümeye başlamıştık.

   Mahkeme salonunun önüne geldiğimizde müvekkilim aylardır olduğu gibi perişan ama umutla orada oturuyordu.Çok güzel bir kadındı.Sussa bile gözleri asla susmayarak bangır bangır bağırarak konuşan yeşil gözlü kadın.Aylar önce kız kardeşini kaybeden onun için adalet arayan bu kadının benim gelmemle ayağa kalkıp beraber salona girmemiz bir olmuştu.

   Kız kardeşi nasıl öldü?Herkesin  çok alıştığı bir şekilde öldü.Evet alıştığı bir şekil.Her gün haberlere istisnasız çıkan kadın cinayetlerinden biri de Özge. Cesedi ormanda bulundu kaybolduğundan üç gün sonra.Karşımdaki cani her ne kadar öldürdüğünü kabul etmese de bu sefer elimdeki delillerle bu davayı kazanacağım.(Kazanmak zorundayım nice Özge'ler için.) 

  Hakim gelerek davayı başlattı.Son bir kez Atıf'a baktığımda  göz kırparak 'sakin ol 'demişti. Her ne kadar otokontrolüm olsa da bu gibi adaletsiz ortamlarda kan beynime sıçrıyordu.Sakin ol Helen! Davaya odaklanmalısın.Bu iş .Bugün.Burada bitecek!

  Hakim "Son duruşmada delilleriniz olmadığı için duruşmayı bugüne ertelemiştik.Şu an elinizde yeni ve güçlü delilleriniz var mı ?"

  Avukata yakışır bir şekilde ayağa kalkarak "Var ,Hakim Bey.Cesedin bulunduğu yerin üç kilometre ötesinde ahşap bir evde yaşayan X kişisinin ifadesi elimizde mevcut. Önünüzdeki dosyada sanığın ifadesi bulunuyor." 

  Bunu dememle karşı tarafın avukatının şaşırması ve katil ruhlu adamın tedirgin olması doğru yolda olduğumun kanıtlarından biriydi."Ayrıca Hakim Bey , bir de şahidimiz var." 

Adalet'in ÇakrasıWhere stories live. Discover now