4|Kimseye belli etme

En başından başla
                                    

"Şirketten çıkmadan atıştırdım bir şeyler."

Hızlı cevabı beni şaşırtmıştı. Çünkü en son yanına oturup boşanma isteğimi söyleyeceğimde bile dikkatini bana vermesi uzun sürmüştü. Oysaki şu an ağzımdan çıkacak kelimeleri kolluyor gibiydi.

Örtüyü kaldırıp yanına uzandım ben de. Onun gibi oturur pozisyonda durmak yerine direkt uzandım. Belimde hafiften bir ağrı vardı ve nedenini bilmiyordum.

"Bir sorun mu var? Yüzünü buruşturdun, bir yerin mi ağrıyor? Neresi, karnın mı?"

Savaş'ın telefonunu kenara bırakıp tamamen dikkat kesilmesi kaşlarımın usulca çatılmasına sebep oldu.

"Biraz belim ağrıyor..." diye mırıldandım sessize, neden büyüttüğünü anlayamamıştım. "Önemli bir şey değil."

"Doktoru arayıp soracağım."

"Ne?"

"Belki bebek bir şeyler söylemeye çalışıyordur."

Telaşlı bir şekilde telefonuna sarıldığında bu saçma cümlelerinde ciddi olduğunu anlayarak elini tuttum. "Belimin ağrımasıyla ne gibi bir haber yollamaya çalışıyor olabilir? Arama kimseyi."

"Önemli olabilir. Zaten düzgünce dinlemedin adamı."

"Çünkü şaşkındım, Savaş. Dikkatimi veremedim. Yarın gidip görüşeceğim."

Uzun uzun baktı gözlerime. En sonunda ciddi bir problem olmadığına ve yarın kesinlikle doktorun yanına gideceğime ikna olduğunda telefonu yeniden kenara bıraktı. Elimi çekip örtünün kırışmış yerlerini düzelterek uzanmaya devam ettim. Gülmemek için alt dudağımı ısırıyor, bu tuhaf hallerini çaktırmadan izliyordum.

"Birkaç doktorla daha görüşmeliyiz. Hepsi kontrol etsin, sağlıklı olduğundan emin olalım. Sonra, içlerinden hangisine güvenirsen onunla devam edersin. Aylarca seninle ilgilenecek sonuçta. İkinize de iyi bakacak birisi olmalı-"

"Özkan gayet iyi bir doktor. Üstelik..."

"Üstelik ne?"

"Ben emin değilim." gözlerimi yatağın karşısındaki dolaba sabitledim. Ona bakmak için fazlasıyla çekingendim. "Onu isteyip istemediğimden."

"Ne saçmalıyorsun sen?" sesinin anında yükselmesi şaşırılacak bir durum değildi. Beklediğim tepkiyi veriyordu. Bu yüzden sakin kalmaya çalışarak gözlerimi ona çevirmedim. "Yüzüme bak Anıl, düzgünce söyle. O ne demek?"

"Çok ani olmadı mı sence de?"

"Ani olması onu aldırabileceğini göstermez." bana doğru biraz yaklaşarak yüzüne bakmam için uğraştı. "Ayrıca böyle bir şeyi bana sormadan karar veremezsin."

"Sana aldırmak istediğimi söylemedim."

Hamilelik konusundaki bilgim çok azdı ancak aldırılacak evreyi çoktan geçtiğimizi biliyordum. Üstelik cidden, bu durum aklımın ucundan bile geçmemişti. Benim korkularım başkaydı. İsteyip istemediğime emin değildim, çünkü mutlu bir evliliğim yoktu. Hatta, bebek dünyaya geldiğinde ortada bir evlilik bile olmayacaktı. Bu şartlar altında onu nasıl büyüteceğimi, sevgimi nasıl aktarabileceğimi bilmiyordum. Dünden beri zihnimi meşgul eden bu korkular beni bunu düşünmeye itiyordu.

"Onu istediğimden emin değilim diyorsun. Bundan başka ne anlamalıyım?"

"Kastettiğim şey aldırmak değil. Artık aldıramayacağımı biliyorum ve bunu düşünmedim bile. Ne olursa olsun ona zarar vermezdim." karnıma sarılmak için hareketlenen parmaklarımla örtüyü kavrayıp kendimi dizginlemeye çalıştım. "Ama dünyaya geldiğinde, ona nasıl yaklaşacağımı bilemiyorum. Onun için nasıl bir baba olacağımı dahi kestiremiyorum. Ona alışamazsam ve istediği ilgiyi veremezsem ne olacak? Anlatmak istediğim şey buydu. O bir şekilde dünyaya gelecek ama ben onu isteyecek miyim, sahiplenebilecek miyim? Bunlardan emin değilim."

Bebeğimiz İçin • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin