''Hayır yok. Hala Zöhre'yi öldürmeye kararlı olarak bir yerlerde geziyor.''

''Manyak bu adam? Babasının intikamını almak istiyorsa öldürmesi gereken Zöhre değil. Gitsin kızın babası olacak o Aslan itinden hesap sorsun.''

''Aslan'ı öldürmek yetmezmiş. Kızını öldürüp sevdiği birini kaybetmek nasıl oluyor öğretecekmiş ona.''

''Ama sen ailesi bu kıza hiç değer vermiyor diyordun. Bilmiyor mu bu it?''

''Nereden bilecek? Zöhre'nin ailesi dışarıya hep çok iyi bir aile oldukları izlenimini vermiş. Herkesin gözünde harika bir anne babaya sahip Zöhre. Evden ayrıldığını bile kimseye duyurmamışlar, hep bir mazeret uydurmuşlar insanlara. O kanı bozuklar yüzünden Zöhre ölürse!!!'' Doğu yumruğunu sıktı, cümlesini tamamlayamadı. Öfkesi sözlerle anlatılamayacak kadar büyüktü.

''Sakin ol. Bu adama haber ulaştırmaya çalışsak, anlatsak ailesinin Zöhre'ye hiç değer vermediğini.''

''Denedim baba ama adamın gözü dönmüş. Ona haber ulaştırabileceğini düşündüğüm herkese haber gönderdim. Durumu anlattım ama o inanmadı belli ki. Yakında o kız ölecek kendini hazırla diye haber yollamış bana.''

''Merak etme biz varken Zöhre'ye hiçbir şey olmaz.''

Doğu içini çekti. ''En çok neden korkuyorum biliyor musun baba? Ya yine kaçarsa... Kaçarsa onu nasıl koruyacağım?''

''Zöhre şimdiye kadar buradan kaçamadı. Şimdiden sonra da bunu başarması zor. Dışarıda onu öldürmeye yeminli biri varken kaçmaya çalışacağını sanmıyorum zaten.''

''Babası kızımı verin ben korurum diye haber göndermiş.''

Bunu duyan Rasim Bey sinirlendi. ''Kendini korumaktan aciz o it!'' Dedi öfkeyle. ''Kaya denen herif onu öldürmek istese şimdiye çoktan ölmüştü ama o şerefsiz suçsuz bir kızı hedef aldı kendine. Zöhre'yi babasına vermek onun ölüm fermanını imzalamak olur.''

*

Rasim Bey ve Doğu bu konuşmayı yaparken Zöhre artık yorulduğunu hissedip eve dönmeye karar verdi. Epey iyileşmişti ama çok çabuk yoruluyordu yine de. Ağır adımlarla eve doğru yürüdü. Eve girdiğinde kendini iyice yorgun hissedince yandaki odalardan birine girip koltuğa oturdu. Biraz dinlenip odasına çıkacaktı. Kimseyle karşılaşmak istemiyordu. Kaya denen adamın eve onu öldürmeleri için adamlarını gönderdiğini öğrenince iyice içine kapanmıştı. O gün korkunç bir gündü. Hiç bitmeyecek gibi gelen silah sesleri bazen rüyalarına giriyordu. Mersin'den döndükleri gündü ve herkes evdeydi. Doğu ve adamları saldırganları durduramasaydı... Zöhre bunu düşünmek bile istemiyordu ama düşünmemek elinde değildi ki. Onun yüzünden bütün aile ölecekti belki de. Bir koruma ölüm tehlikesi atlatmış, Doğu yaralanmıştı...

Bunları düşünürken birinin geldiğini hissedip başını kaldırdı. Nilüfer Hanım'la göz göze geldi. Hemen kalkıp gitmek istedi ama Nilüfer Hanım onu durdurdu.

''Zöhre'cim biraz otur.'' Dedi kadın.

Zöhre mecburen tekrar oturdu.

''Zöhre'cim bu günlerde çok üzgün görünüyorsun. Biliyorum hastaneden çıkalı çok olmadı, daha toparlanamadın, burayı da yuvan olarak görmüyorsun ama lütfen moralini yüksek tutmaya çalış. İyileşmen için moral çok önemli.''

Zöhre'nin söyleyecek bir şeyi yoktu. Sessizce önüne bakmaya devam etti. Nilüfer Hanım bir süre onun güzel yüzünü inceledi.

''Bak kızım.'' Dedi sonrasında. ''Sen beni annen olarak görmesen de ben seni kızım olarak görüyorum. Sen bu ailenin bir parçasısın bizim gözümüzde. Bil ki her birimiz bu şekilde düşünüyoruz. Buket'e kızgın olabilirsin ama o seni gerçekten çok seviyor. İstemeden yanlış şeyler söyledi. Yaşının küçüklüğüne ver. İnan ki çok pişman.''

FÜTADE | DİLSUHTEWhere stories live. Discover now