Bölüm 52

19.8K 1.2K 685
                                    

Beni takip etmek isterseniz hesabım lanetlibalik

instagram: lanetlibalik

Keyifli okumalar.

***

''Abim olmasaydı sen çoktan ölmüştün!''

Doğu, Buket'in bağırarak söylediği bu sözleri duyduğunda içine onu kor gibi yakan bir ateş düştü. Zöhre'ye bir şey olacağı korkusuyla sesin geldiği yere koşarken Buket'in 'yetişin' diye yalvaran sesi ortalığı inletiyordu. Karanlık... Doğu'nun Zöhre'nin yanına koştuğu o kısacık zamanda her yer kopkoyu bir karanlığa bürünmüştü sanki. O odaya girip Zöhre'yi yerde yatarken gördüğünde çıldırmamak için kendini zor tuttu. Zöhre'nin gözleri kapanmıştı, onu duymuyordu. Yaralı kolunu sabit tutmak için taktıkları askıyı söküp attı ve Zöhre'yi kucağına aldı. Evden çıktığında onu gören korumalara, ''Hastaneyi sarın! Kimse o hastaneye girerken Zöhre'yi görmeyecek.'' Dedi.

Korumalar bu iş için hazırlıklıydı. Onlarca arabayla yola çıktılar. Arabayı Doğu kullanmak istemiş Zöhre'yi hastaneye yetiştirmek için kimseye güvenememişti. Onları duyup gelen Nilüfer Hanım arka koltukta Zöhre'yi kucağında tutuyordu. Araba yolda öylesine bir hızla ilerliyordu ki Nilüfer Hanım düşmemek için güçlükle tutunabiliyordu ama Doğu'ya yavaşla demeyi asla düşünmedi. Zöhre acilen hastaneye yetişmeliydi.

Hastaneye korumaların ördüğü etten duvar içinde girdiler. Zöhre acil müdahale odasına alınırken, ne yaptığını bile bilmeden içeri girmek isteyen Doğu'yu hastane çalışanları durdurmak zorunda kaldı. Kapı kapandığında ve Doğu o kapının arkasında kaldığında, bir süre öylece kapıya bakmaya devam etti. Sanki oradan Zöhre'yi görebilecekmiş gibi baktı o kapıya. Sonunda göremeyeceğini anlamış olacak ki yavaşça yürüyüp kapının hemen yanında yere oturdu. Onun bitik bir halde yere çöküşünü izleyen Nilüfer Hanım, oğlunu teselli etmek için söyleyecek biz söz bulamıyordu. Çevrelerinden geçen birkaç kişi, yerde oturmuş, görmeyen gözlerle karşıya bakan bu adama acımaktan kendini alamadı ama Doğu hiçbir şeyin farkında değildi. O sırada arkalarındaki arabada peşlerinden gelen Buket abisinin karşısında durdu. Onu ancak bir süre geçtikten sonra fark eden Doğu başını kaldırıp bitkin gözlerle kardeşine baktı. Buket konuşmak istiyor ama konuşamıyordu. Birkaç kez ağzını açıp konuşacak gibi oldu ama sustu. Sonunda 'abi' dedi titreyen sesiyle. Üzgün olduğu belliydi ama Doğu'nun söyleyecek bir sözü yoktu. ''Bazen hiçbir şey söylememek daha iyidir Buket.'' Dedi sadece.

Buket arkasını dönüp annesinin yanına giderken Doğu kendini hayatı boyunca hiç hissetmediği kadar çaresiz hissediyordu. Her şey bitmişti işte... Zöhre o odadan çıkamazsa... Eğer Zöhre o odadan çıkamazsa Doğu için de her şey bitecekti. Her şey... Elini belindeki silaha götürüp soğuk çeliğe dokundu ve elini silahtan bir an bile çekmeden doktorlardan gelecek haberi bekledi...

Üç Hafta Sonra:

Zöhre bahçede köpeği Asuman'la oynarken bir perdenin arkasında kendisini izleyen adamın farkında değildi.

''Kısa zamanda kendini toparladı.'' Dedi Rasim Bey oğluna.

Çalışma odasında Rasim Bey bir koltukta oturuyor ve kendisine arkası dönük bir şekilde camdan sevdiği kadını izleyen oğluyla konuşuyordu.

''Hala toparlanmadı ama köpeğiyle dışarı çıkmasına engel olmak istemiyorum. Ona kendini yormamasını söyledim. Yine de oturmak yerine ayağa kalkıyor.''

''Yapma oğlum, kız seni dinliyor. Arada sırada ayağa kalkması çok normal. Bu kadar üstüne gitme. Gün geçtikçe daha iyi oluyor zaten.'' Rasim Bey tedirgin bir şekilde sustu. Sonra aklındaki soruyu sordu. ''O adamdan iz var mı?''

FÜTADE | DİLSUHTEWhere stories live. Discover now