Abyss

2K 208 145
                                    

"Yoongi..."

Üzerimdeki sweatin kollarını çekiştirerek avuçlarımda toplayıp, dirseklerimi önümdeki tezgâha koyduktan sonra çenemi yumruk yaptığım ellerime yasladım. Gözlerim, dikkatle önündeki yemeğe odaklanan Yoongi'nin üzerindeydi. Ona seslendiğim anda kafasını kaldırıp kısaca bana baktıktan sonra tekrar önündeki malzemeleri doğramaya devam etmişti.

"Hmm, efendim güzelim?"

Mutfağın içi ocakta pişen yemeklerden dolayı hafif bir buhar bulutuyla ve enfes bir kokuyla kaplanmıştı. Dersten çıktıktan sonra direkt eve gelmiştik ve bizden hemen sonra da Yoongi gelmişti. Elleri market poşetleriyle doluydu. Bu akşam yemekleri kendisinin yapacağını söyleyerek Haewon teyzeyi ise evine göndermişti.

Jin hyung'un sahne almasına yaklaşık iki saat kalmıştı. Yetişebilmemiz için yemeği hızlıca yiyip hazırlanmamız ve erken çıkmamız gerekiyordu. Ancak sorun şuydu ki, Yoongi'ye bunu söylemek için bir türlü doğru zamanı bulamamıştım. Dudaklarımı dişlemeye bir son verip boğazımı temizledim. İşte şimdi tam sırasıydı.

Eğildiğim tezgâhtan doğrulup "Şey... Jin hyung bu akşam bizi sahne aldığı mekâna davet etti." dedikten sonra susup Yoongi'nin vereceği tepkiyi beklemeye başladım. Bizimle gelmek istemeyebilirdi. Neler yapmaktan hoşlandığını ya da nelerden zevk aldığını henüz tam olarak bilmiyordum. Gelmeyi reddederse muhtemelen tüm geceyi onu düşünerek geçirirdim ve herkese surat asardım. Arkadaşlarımla birlikteyken benim yanımda olmasını çok istiyordum, bunu inkâr edemezdim. Arkadaşlarım benim için çok özeldi, onlarla paylaştığım her anımda mutluydum. Ve Yoongi'nin de benimle aynı zevki paylaşmasını, onlarla vakit geçirmesini istiyordum.

Yoongi kafasını usulca aşağı yukarı salladıktan sonra gözlerini kaldırarak kısaca yüzümü inceledi. Ancak bu sırada önündeki sebzeleri doğramaya da ara vermemişti.

"Jin?"

Sesindeki sorgular ton sertçe yutkunmama neden olurken, onu henüz Jin hyung'la tanıştırmadığımı hatırladım. Aptallığıma yüzümü buruşturarak hızlıca ekledim.

"Jin hyung, müzik bölümünde son sınıf öğrencisi. Üniversitenin ilk senesi tanışmıştık. Yakın arkadaşımız, bize her konuda çok destek olur."

Doğradığı sebzeleri tencerenin içine boşaltırken, onun bir şey söylemesine izin vermeden hemen devam ettim.

"İki senedir Omelas isimli bir mekânda bazı geceler sahne alıyor. Mekânın sahibi de Jin hyung'un çok yakın bir arkadaşı. Geçen sene sık sık giderdik ama bu sene neredeyse hiç uğrayamadık. Bu akşam eğer müsaitsek, bizim de gelmemizi çok istedi."

Mutfakta kısa bir sessizlik oluşurken, ben de istemsizce nefesimi tutmuştum. Yoongi devam etmeyeceğimi anladıktan sonra tencerenin içindeki yemeği karıştırıp kafasını aşağı yukarı salladı.

"Pekâlâ, güzelce eğlenin. Ancak yemeğinizi yiyip öyle çıkın."

Sözleri üzerimde soğuk su etkisi yaratırken, birkaç kez ağzımı açıp kapattım. Kaşlarımı çatıp derin bir nefes aldığım sırada, Yoongi'nin de gözleri beni bulmuştu. Nasıl bir ifadeyle ona baktığımı bilmiyordum ama bu, onun da olduğu yerde durmasına neden oldu. Yüzümü inceledikten sonra ellerini omzundaki havluya silip tencerenin kapağını kapattı. Ellerini tezgâhın üzerine koyduktan sonra kaşlarını kaldırarak bana baktı.

"Ne oldu?"

"B-ben..."

Gözlerimi kaçırıp ensemi kaşırken ne söyleyeceğimi gerçekten bilememiştim. Ondan bu kadar net bir cevap duymayı beklemiyordum.

The Pianist | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin