11. RUHUN AVUCUNDAN DÖKÜLEN İPLİKLER

354 56 79
                                    

Zaaf - Hiç Şansım Olmadı 

11. RUHUN ACUNDAN DÖKÜLEN İPLİKLER


Bilmiyordum.

Hiçbir şey bilmiyor ve anlamıyordum.

Anılarımı bir avuç toprağa gömmüştüm, belki de hayallerimi tümüyle gömmüştüm. Görmemek üzere kapatmıştım, duygusuz olmayı denemiştim, hem de defalarca kez. Belki demiştim, belki unuturdum, hissetmezdim, özlemezdim. Belkiydi işte, sıradan bir belki.

Belki de unutmazdım?

Bazı insanlara sevgiyi anlatamazsınız, yaşamazlarsa asla anlamazlar. Nefes alsanız onun ismiyle verirsiniz o nefesi. Gözlerine bakamazsınız, konuşamazsınız. Ruhunuzu bir titreme alır ve bu bedeninize yansır. Kaçamazsınız, boğulursunuz. Bir defter alırsınız karşınıza, her ne kadar üşengeç olsanız da o deftere yazarsınız duygularınızı, defterin hepsini kapsar, dolar, hatta taşar. Anlatmak istersiniz, içinizde tutamazsınız. Herkese bağırabilirsiniz ona olan sevginizi, o hariç. Dudaklarınızda ki gülümsemenin sebebi de odur, dudaklarınızda ki küfrün, gözlerinizde ki yaşlarında.

Bende sadece anlatmak istemiştim.

Sizce hâlâ, bir yanım o deli divane seven kızın kalbini taşıyor mu?

Hissetmemek istemiştim sadece, ne olduğunu bilememeyi değil.

İçimde bir şeyler oluyor ama ben anlamıyorum.

Her şeyden fazlası, bu acılı bir aşk hikâyesi değil.

Sokaktayım, bir bankta oturuyordum. Yanımda ki kaldırımda kediler uyukluyor, ambulanslar gelip geçiyordu, yeni hastalar hastaneye kaldırılıyor, çığlık ve ağlama sesleri kulağımı dolduruyordu.

Elimde günlerdir içmediğim sigaram vardı, şiş olan dudaklarımın arasına kıstırmış ağır ağır yudumluyordum, zehir içtiğimi biliyordum ama içmek istiyordum işte.

Sadece istiyordum.

Göz kapaklarım acıyordu.

O adamı tanımıyordum ama Aynur Hanım'ın gözlerinin dolduğunu, hatta hıçkırarak ağlayacak kıvama geldiğini görmüştüm. Sonra ne olduysa o adamı dışarı çıkarttırmıştı.

Yanında durmak istesem de vakit geçiyordu ve karakola ulaşmam lazımdı. Bu yüzden karakola gitmiştim ve geri döndüğümde hava çoktan kararmıştı.

Şimdide iyice kararmış havanın arasında banktaydım işte.

Belki de ne hissettiğimi çözebilsem her şey daha güzel ve rahat olurdu.

Bu yüzden diyordum ya hep, 'İnsan ilk önce kendisini tanımalı.' diye.

Sizse de oluyor mu bu, ruhun bir kafese sokulmuşluğunun hissi?

Oluyorsa nasıl geçiriyorsunuz?

Ben olgun bir insan mıyım?

Ben neleri seviyorum, neleri sevmiyorum?

Bilmiyorum.

Hem de hiçbirini.

Sigaradan derin bir yudum çekerek küllerini silktim usulca.

Küllerin oluşturduğu çıtırtıyı seviyordum.

Ve evet, sevdiğim bir şey.

Sanırım liste oluşturacaksak: Sigaranın küllerinin oluşturduğu çıtırtıyı veya herhangi bir közlerin tutuşma sesini, balı, rap şarkılarını, uzun saçlarımı, mesleğimi, insanlara yardım etmeyi seviyordum.

DÖVÜŞ OYUNU (+21)Where stories live. Discover now