Anime Yandere One Shot

Yandere! Eren Yeager

Uyarı: +18, yaşlı, zorunlu ilişki, ima edilen üreme, ima edilen noncon, yandere davranışı.

adimeylul

Nasıl hissettiğine ve kalbinin ne istediğine rağmen, reddedilmenin hiçbir zaman önemli olmadığını bilmek korkunçtu. Sonunda Eren Yeager tam olarak istediğini elde edecekti. Protestolarınıza herkes göz yumar. Komutan sana bunu insanlık için yapmanı söylerken, takım liderin bunu emmeni söylerdi.

"Bu yüzden asker olmadın mı?" Seni zorlamıştı, kırışmış alnından terler akıyordu. "Hayat kurtarmak için?"

Evet, ama ne pahasına? Eren'in ellerinde ölmezdin; Bunu sana asla yapmayacağından oldukça emindin. Yine de ruhun yok olacak. Onunla olmak istemedin; Mikasa'nın yaptığı gibi değil. Aşka ilgin yoktu. Yerleşmek ve bir aile kurmak gibi bir arzunuz yoktu. Siz sadece var olmak ve işinizi yapmak istediniz. Seni hiç şüphesiz onun küçük üreme oyuncağı yapacak yarı insan yarı titan bir piç kurusuna vermek istediler.

Tamamen sadist olma eğiliminde olduğunu biliyordun. Bunu gözlerinde görmüştün. O gece, onun tekliflerini reddettiğinizde görmüştünüz. Sen onun olur olmaz seninle birlikte olacağını biliyordun. Eren'in titan kabiliyetini kullanabilmek için kendini fahişeye çevirmeni istiyorlardı; Niyetlerini güzel sözler ve kahramanlıklarla saklamaya çalışsalar da, tam da sizden bunu istiyorlardı.

"Bu senin işin, öğrenci," mızrak onbaşı Levi ciddi bir şekilde mırıldanmıştı. "Beğen ya da beğenme."

Olumsuz.

Olumsuz.

Hiç hoşlanmadın. Bir çeşit kupa gibi dağıtılmak için kaydolmamıştın. Kaydolmuştun çünkü hiçbir şeyin kalmamıştı. Mümkün olduğu kadar çok titan öldürmek, hatta belki de artık var olmadıkları bir günü görmek için yaşamak istediğiniz için kaydoldunuz.

Bunun için kaydolmamıştınız.

"Haklı, (S/A)," Hange kederli bir şekilde mırıldandı, gözlerini seninkinden kaçırdı. "Bu doğrudan bir emirdir. İnkar edersen idam edilirsin."

Ve neredeyse ölüm cezasını çekiyordun. Benekli kadına neredeyse o sırada boynunu oymasını söyleyecektin. Yine de, yolunu tıkayan her şeye burnunu sokan bir taş gibi boğazında bir yumru seni durdurmuştu. Kendini yargılamana izin vermemişti. Seni sessiz kalmaya zorlamıştı. Yalnızlığınız, itaatinizin teyidi olarak alınmıştı. Onları düzeltmemiştin.

Ardından, yeni efendinizle paylaşacağınız özel bir odaya gönderildiniz. Ona öyle dememişlerdi, ama size onun her talebine uymanızı söylemişlerdi. Sonra, sanki her şeyi daha iyi yapacakmış gibi, senden özür dileme cüretini göstermişlerdi.

Hiçbir şey olamaz.

Geldiğiniz anda en kötü korkularınız hayata geçirilmişti. Orada seni sabırla bekliyordu. Taşıyıcılarınıza -ki bu sizin kaçmamanızı sağlamaktan sorumlu olanlar için süslü bir kelimeydi- çıkarken kapıyı kapatmalarını söyleme cüretini bile göstermişti. Neredeyse gülünç olmuştu. Bir dakika, bu ateşli esmer küstah, kendine aşırı güvenen ve aptaldı. Ardından, ortalamanın altında, haklı davranışını destekleyecek becerileri edinmişti. O zamanlar tanıştığın Eren ile şimdi karşında duran Eren arasındaki fark çok büyüktü.

"(S/A)," diye başladı, turkuaz küreler öfkeli, gergin bakışlarınıza dikkatle dalıyordu. "Anlaşmayı kabul ettiğinizi mi sanıyorsunuz?"

"Anlaşma olmadı," diye cevapladın çabucak, sesin boğuk bir fısıltı halinde çıktı. Bunlar, haksız yere bu kadere mahkum edildiğinden beri ilk sözlerindi. "Gücün karşılığında benden istedin. Söz hakkım olmadığını biliyordun."