🌌🌌🌌-6-

8 5 7
                                    

Sen örterken benimle kalbini,
AL AKLIM GİBİ HİSSİMİ,
AL ÇÜNKÜ ÖZLÜYORUUUMMMM.
rararararararam...

Şarkıya hepimizin eşlik ettiğini sanıyordum taki kız arkadaşım koluyla omzuma çullanana kadar. Onu gösterdi. Bana bakıyormuş.
Ömer şarkıyı söylerken o da yanında oturuyordu. Sabahtan beri yüzüme bakmamıştı. Açıkcası sabahtan beri yanlış bir hareket yapıp yapmadığımı düşünüyordum.

Ve ona baktığımda kafasını hafifçe çevirerek gözlerini Ömere çevirdi.

-Ömer şu şarkıyı biliyor musun, diyip eline telefonunu alıp gösterdi.
Ömer'de ona üzgünce gülümseyip ateşin etrafındaki herkesi gözleriyle süzdü. En son tekrar bana baktı ve telefonu eline aldı. Notaları tamamiyle okuduktan sonra telefonu o'na verirken göz kırptı.

Öyle kolaysa-Mabel Matiz

Normalde bu şarkı gitara pek uymayan bir şarkıydı ama Ömer onunla akorları tam ayarlayıp gitarı çalmaya başladı.

....Öyle kolaysa gel başımdan kaldır at sevdanı,
dertli saz bu boşa çalınmaz,
Çaldırın revamı.
Öyle kolaysa gel başımdan
Kaldır at sevdanı, dertli sazdım boşa çalınmazdım.
Çaldırın revamı, çaldırın revamı....

Bu şarkı ancak bu kadar güzel olabilirdi. Gözlerin, sözlerin görsel tercümanı olduğu an.
O an bütün insanlarla irtibatım koptu. Kalbim gerçekten hiç olmadığı kadar hızlı atıyor...

O mükemmel anın büyüsünü bozmaya çalışan birkaç aptal insanın bizi rahatsız etmesiyle ateşi söndürüp etrafa ayrı ayrı takılmaya gittik. Ben, Ezgi, Ömer ve o.
Denizin kenarından gidiyorduk. Ben denize en yakın yürürken yanımda Ezgi onun yanında Ömer ve o vardı. Ömer Ezgi'ye bir şeyler fısıldadı ve bana göz kırptı.
2 dakika geçmeden Ezgi uykusunun geldiğini ve diğerlerinin yanına gitmek istediğini söyledi ve Ömer de ona katıldı. İçimden Ezgiye destanlar sıralarken o bana kendisiyle gurur duyar bakışlar atıyordu.
Sonunda iyi geceler deyip gittiler.

~~~
Düşündü, düşündü, düşündü...
Çaresi bulunamamış bir hastalıktı onda olan. Ona karşı tarifi olmayan duygulardı sadece. Bilmediği duygular, ikisininde daha önce hiç karşılaşmadığı.
~~~

Sonunda biraz daha ilerleyip büyük taşların üstlerine oturduk. O konuşmaya başlamıştı. Denize bakarak eski bir şeyleri anlatmaya başlamıştıki bi anda vazgeçti.
Saçma diyerek bitirdi o cümlesini.
Dediki;
Sana bir kaç tane sorum var ancak biraz özele hatta öteye geçebilir aniden konuya gireceğim, rahatsız olursan lütfen uyar dedi Barlas.
Ben senin öyle bir şey yapacağına inanmıyorum açıkcası, dedim ve o da sessiz ve küçük bir sırıtma ile sözlerine başladı.
-Sevgilin var mı?
Doğrusu tamda beklemediğim yerden gol yemiştim. Yada yiyecektim.
-Yok
-Sevdiğin?
-...var.
-(sessizlik) Peki onu tanıyor muyum?
-yaniih evvvv-et yani çok yakinen tanıyorsun. Ama adını veremem,çok kolay olur.
-(heh) Peki karakterini 1 cümleyle tanımlasan.
- Elde edip sahip olamayacağım kadar güzel birisi.
- Demekki tam anlamıyla seviyorsun.
-Evet,hemde ilkokuldan beri...
-Nasıl yani?
-Bak şöyle yapalım. Sana başharfini vereyim sende ondan bulmaya çalış, artı olarak da bir sesini açabilirim istersen..
-Olur, olur.
-Baş harfi B.
-....
-buldun mu?
-hayır bulamadım, pek, hatta hiç hatırlayamıyorum. Sesini duyabilir miyim peki?
-Tabikide.
Telefonumu çıkartıp videoyu izlemeye başladım. O da sesten tanımaya çalışıyordu.
-bu, bu benim sesim mi.
-...
Ben cevap vermeyince oturduğu büyük taştan kalkıp benim yanıma oturdu.

~💜

kiraz çiçeğiWhere stories live. Discover now