✟ six - we're not gonna have sex

1.1K 78 49
                                    

&

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

&

"Ve şimdi dua edelim." Pederin sesi ile kilisedeki herkes ellerini birleştirip gözlerini kapattı ve dua etmeye başladı. Derin bir nefes aldım ve bende aynısını yaptım. Tom ile bekaretim hakkında konuşalı bir hafta olmuştu. Bu bir hafta boyunca onu nerede görsem -aynı binada yaşadığımız için sık sık- yüzüne bakmamaya özen gösteriyordum. Yirmi altı yaşında bakire olmam benim suçum değildi, karşıma çıkan budala erkeklerin suçuydu ancak buna rağmen onu ne zaman görsem yanaklarım ısınıyordu. Tom'a her şeyi anlattığımda vücudumda birkaç şişe bira ve aklımda onun gözleri vardı, ikisinin karışımının beni sarhoş etmesi gayet doğaldı. Ancak ayılınca nasıl bir bok yediğimi anlamıştım. Pazar günüydü, pazar ayini tam hız devam etmekteydi. Buraya gelmeyi her ne kadar istemesem de, Daphne'nin ısrarları sonucu kendimi burada bulmuştum. Ki zaten bahanem de çok iyi değildi, "o kadar çok işim var ki.." Daphne ona bunu söylediğimde beni gözleriyle delmişti resmen, bundan dolayı üzerime en güzel çiçekli elbisemi geçirip tıpış tıpış Daphne ile kilisenin yolunu tutmuştum. Şuan kürsüde gözleri kapalı ellerini birleştirmiş şekilde duran adama o kadar kirli şeyler yapmayı düşünüyordum ki Tanrının evinde olduğumu neredeyse unutmuştum.

"Teşekkür ederim, Tanrı sizi korusun." Tom'un dudaklarının arasından çıkan bu sözlerin ardından herkes ayaklanmıştı. Tom salonun koridor kısmına gelerek herkesi geçirmeye başlayınca bende Daphne'nin nerede olduğunu umursamadan onun yanına doğru yürüdüm. Kaçmayı bırakmam gerekiyordu, özellikle onu yatağa çekeceksem. Bir bakireden böyle şeyler duymak şaşırtıcıydı, değil mi?

"Her zamanki gibi çok güzel bir ayindi sevgili peder." Diyerek yanına vardığımda dudakları bir gülümseme ile kıvrıldı. Etrafa baktığımda Daphne'yi çoktan binamızda oturan bir kadın ile sohbete dalmış gördüm.

"Ah Medea, seni hiç göremeyeceğim sanmıştım." Mavi gözlerini üzerimde iki saniye daha tutarsan üstüne atlayacağım lanet adam.

"Neden?" Dedim bir haftadır onu görmezden geldiğimi farketmemiş gibi, ancak ikimiz de aptal değildik. O benim neden böyle davrandığımı ve ben onun utandığımı farkettiğini biliyordum.

"Geçen haftaki görüşmemizin ardından fazlasıyla sessizdin."

"Hiç de bile, gayet normaldim." Gözlerini devirdi.

"Dün koridorda karşılaştık ve yanımdan kaçarak uzaklaştın." Ah, pekala. Yakalanmıştım.

"Biraz garip olduğunu kabul ediyorum ve üzgünüm." Kıkırdadı ve yanından geçen bir adama hoşçakal diyerek bana geri döndü.

"Utanmanı anlıyorum ancak inan bana bundan daha kötü şeyler duydum."

"Inanıyorum." Bir peder olarak bundan daha kötü şeyler duyması muhtemeldi tabi ki, ancak o benim için sadece bir peder değildi. Sorun olan da buydu zaten. Alt dudağında dilini gezdirerek gülümsedi. Burada soyunmamı mı istiyordu?

THE PRIEST ✟ Tom HiddlestonWhere stories live. Discover now