dördüncü bölüm

334 37 9
                                    

"hiç resmi falan yok mu bu gelecek grubun?"

chan minho'ya masaları düzenleme konusunda yardımcı olurken bir yandan da onun sorularına maruz kalıyor. "ne yapacaksın resmini?"

"poster." gözlerini devirerek söylediğinde chan'dan kafasına temizlik bezi yiyor.

"işine bak, ben bir mutfak tarafını kolaçan edeceğim."

"hyunjin'imi özledim demiyor da."

bu kez bezi tamamıyla göğsüne fırlatıyor gülmekte olan arkadaşının. "dayaklıksın."

kafenin mutfağına ulaştığında derin düşüncelere dalmış görünen changbin karşılıyor onu. "daha yeni yeni hayat enerjisini kazanmış gibiydi. sence doğru mu bu yaptığımız?"

chan sormasına gerek kalmadan konuya giren arkadaşına ve söylediği şeye gülüyor. "minho ve hayat enerjisi mi?"

"saçmaladım cidden." diyerek changbin de chan'ın gülüşüne katılıyor.

"öleceğim sandım." mutfağa saçları biraz dağınık görünen ve biraz da nefes nefese olan bir hyunjin girdiğinde ikili o tarafa dönüyor. "birden kafedeki tüm müşteriler üstüme üstüme gelmeye başladı."

"fanlar gelmiştir," diyor changbin delici bakışlarını hyunjin'in üzerinde tutarak. "ben bir bakayım."

changbin mutfaktan çıktığında gözlerini kaçırıp kollarını birbirine bağlıyor chan. "yetişebilecek miyiz sence?"

"fikir senden çıktı." kollarını teslim olur gibi kaldırıyor. "ben yorgunluktan bayılana kadar hizmet eder sonrasına da karışmam."

kafasını iki yana sallıyor büyük olan. "tam bir drama queen'sin cidden."

"king olur o bana bir kere." hyunjin de mutfaktan çıkan büyüğünü takip ediyor.

"neyin nesiyse bu gizem!" minho mutfaktan çıkan ikiliye sitemle bağırdığında hyunjin anlamayarak kaşlarını kaldırıyor.

"neden bu kadar merak ettin sen ya? normalde umursamazdın."

chan'a yüzünü buruşturup yeniden çıkışıyor. "merak etmedim."

"changbin hyung ilgilenir güzelce merak etm- pardon etmiyordun sen zaten."

minho omuzundaki hyunjin'in kolunu tek hamleyle indirirken, "dua et yakınlarda peçete yok." diye söyleniyor.

"konser başlayacak birazdan, hadi iş başına."

konser başlayışına kadar oldukça yoğun dakikalar içinde bulunuyorlar, başlayınca ise chan'ın davetiyle arka tarafta bir yere geçip önlerine sunulan 'bedava' konserin az da olsa tadını çıkarma kararı alıyorlar.

"soğuk havanın estiği pencerenin yanında oturuyorum."

"uzak gökyüzüne bakarken seni düşünüyorum."

"yardım edilemez bir aptal olmalıyım."

"dört mevsim değişse bile ben değişmiyorum."

"sesleri çok tanıdık," diye mırıldanıyor minho. "kaç kişiler?" üç parmağını kaldırıyor havaya chan.

"pişman olmanın anlamsız olduğunu söylüyorlar."

"ama ben seni düşünüp duruyorum."

"yanılmışım."

"seni görsem de hiçbir şey olmamış gibi gülümseyeceğim."

"cover grubu olduklarını bilmiyordum."

"kendi şarkıları da var." diyerek omuz silkiyor bu kez de chan.

"senin için acı çekmemde sorun yok."

"birlikte olduğumuz zaman boyunca sana sadece acı verdim."

"ama sen, istediğin o aşk,"

"benden daha iyi biriyle tanışıp mutlu olmalısın."

"ama umarım beni unuttuğun noktada değilsindir."

minho gözlerini yumup kafasını iki yana sallıyor. "huzursuz hissettim, duyguyu güzel geçirmişler." diye söyleniyor.

"bu gece ay ışığı altında uyuyamıyorum."

"ne kadar beklersem bekleyeyim gelmeyeceksin."

"yanımda boş bir alan var."

"artık yalnız olmaya yabancı değilim."

yanındaki changbin kulağına eğiliyor. "bir sonraki şarkıda yüzlerini görebileceğimizi duydum."

minho ise işittiği bu sözler üzerine gözlerini deviriyor. "hayret."

"hâlâ bu yerdeyim, seni unutamıyorum."

"her neyse," diyor şarkı son nakarata gireceğinde. "biraz da iş yapalım. bir sonraki şarkıda görüşmek üzere."

ー divorced ♡ 2minWhere stories live. Discover now