üçüncü bölüm

388 42 24
                                    

oy sınırı: 18

·

"hyung," felix son heceyi uzatarak minho'nun koluna daha sıkı sarılıyor. "seungmin'den boşanalı ne kadar oluyor?"

minho normalde olsa kızacağı soruya arkadaşının sarhoş ve eğer istediğini almazsa ısrar edeceğini bildiğinden ses etmiyor. "beş ay falandır."

"tekrar karşına çıksa ne yapardın?"

bunu minho da bilmiyordu. sinirli mi olurdu, kırgın mı, pişman mı yoksa özlem dolu mu? "karşıma nasıl çıktığına bağlı olarak değişebilirdi herhalde. ama sanmıyorum, çıkmazdı. eğer beni görmeye devam etmek isteseydi çalıştığı iki yerden de ayrılarak hayatını değiştirmezdi."

"onu hâlâ seviyor musun?"

"bu konuşmanın sonunda çıkma teklifi falan almayacağım değil mi?"

bu sözler üzerine felix'in gülüşü ağır çekimde yüzüne yayılırken kafasını minho'nun omuzundan kaldırıyor. "ben seni unuttum bile." diye yuvarlıyor ağzında. tam olarak yalan sayılmaz, unutma çabaları sonuç vermek üzereymiş gibi hissediyor ancak bir yandan da kendini kandırmaya çalıştığını içten içe biliyor.

"eve gidelim mi artık?" diye soruyor minho yanındaki felix'e dönüp. "yeterince sarhoş olmuş gibisin."

onaylamayan sesler çıkararak kafasını iki yana sallıyor felix. "önce sorularıma cevap ver."

"hepsi onunla mı ilgili?" felix omuz silktiğinde derin bir nefes alarak onaylıyor onu minho.

"onu hâlâ seviyor musun diye sormuştum önce onun cevabını alayım."

"o mevzu karışık biraz." elini ensesine götürüyor minho. felix sarhoş diye açıyor ona bu konuda kendini. "ben de bilmiyorum yani ne hissettiğimi."

"ama onu sevmediğin için boşanmamıştın değil mi?" iki yana sallıyor minho kafasını. "biliyorsun işte nedenini." diyor cevap olarak.

"pişman mısın peki?" burukça gülümsüyor. tüm bunlar yaşanmadan önceki minho'nun kendine olan sorularından biri. eğer boşanırsam pişman olur muyum?

"değilim. iyi ki boşandım da diyemem ama pişman da değilim." bir kırgınlığı da bu yüzden seungmin'e. onu bu düşüncesine pişman etmek yerine öylece gittiği için. oysa minho istiyordu ilk başlarda tükürdüğünü yalamak. şimdi çoktan gitmişti o istek.

"tekrar karşılaşmak ister miydin?"

"yeter bu kadar soru." minho ayaklandığında felix mızmızlanıp kollarını birbirine bağlıyor. uzaktan onları izleyen ikili bu harekete kıkırdarken minho da onlardan habersiz gülüp kollarını arkadaşına sarıyor.

bu hareketi küçük olanın nefesini keserken, "hey," diyor zorla. "senden hoşlanan birine bu kadar yakın davranman senin için iyi bitmeyebilir."

"az önce unutmuştun beni." minho sahte bir sitemle konuştuğunda dudaklarını büzüyor en yakın arkadaşı. minho da biliyor kolay olmadığını ancak üzülüyor da bir yandan.

geldikleri gece kulübünden çıktıklarında minho felix'i tutmayı bırakıp zincirle bağlamış oldukları (y.n: ÇOK ÜZGÜNÜM BU TABİRİ KULLANDIĞIM İÇİN HATIRLAMAK VEYA HATIRLATMAK İSTEMEZDİM unutabilen varsa 😔) bisikletin kilidini açmaya koyuluyor.

"ben süreceğim!" diye bağırıyor felix. minho onaylamazca kafasını iki yana sallıyor. "alkollüsün."

"araba kullanmayacağım, sadece bisiklet."

"niye küçümsedin ki şimdi güzelim bisikletimi? sen de o da yok."

felix minho'nun bu sevimliliğine ona belli etmeden güldüğünde kendini yine aynı hızda toparlıyor.

"ya! lütfen!"

"ya düşersek ve canım acırsa?" minho kendinden pek emin olmayan bir tavırla konuştuğunda felix tüm gardını indirip minho'nun bisikleti tutmasından faydalanarak arka tarafına biniyor bisikletin.

sarhoş rolü yapan felix ve buna kanan minho çok uzak olmayan, birlikte kaldıkları felix'in evine bisiklet aracılığıyla ilerlemeye başladıklarında, "gittiler mi?" diye soruyor chan barın çıkışını izleyen changbin'e. changbin başıyla onaylıyor.

"sence felix'e güvenmeli miydik?"

chan da sallıyor kafasını aşağı yukarı. "felix öyle biri değil. şimdiye dek minho'nun hep mutlu olmasını istedi. bu yüzden acı çekmeyi umursamadı. şimdi de öyle yapacağına eminim."

changbin iç geçirdiğinde, "dışarı çıkabilir miyiz artık?" diyor buranın havasının gitgide onu boğmaya başladığını hissedip.

barın çıkışındaki bir marketin önüne geldiklerinde chan'ın telefonu titriyor cebinde. changbin de bildirim sesini duyup kafasını kaldırdığında chan'ın hafifçe gülümseyen yüzüyle karşılaşıyor.
ardından telefon kendisine dönüyor ve ekrana az daha yaklaşıp felix'ten gelen mesajı okuyor.

'gelebilir sanırım.'

ー divorced ♡ 2minWhere stories live. Discover now