The Jealousy

1.1K 73 143
                                    

Temmuz 2004:

Annesi: Bisha, sana erkek gibi kavga etme diye kaç kere söylemem gerek... Akıllanmayan bir sürtük gibisin adeta!

Annesinin bir elinde şarabı, diğer elinde de sigarası banyonun pervazına yaslanmış yüzündeki yaralar ile ilgilenen kızını izliyordu.

Bishamon aynadan pür dikkat kendine bakıp nasırlı parmakları ile yüzündeki kocaman yarayı bir şekilde kapatmaya çalışıyordu. Lanet gece yarısı çoktan olmuş ve bir ayı daha arkada bırkamıştı ama herşey hala aynıydı.

Annesinin ise yaptığı sadece sinirlerini bozuyordu. Ama hala o, onun annesiydi ve saygılı davranmak zorunda hissediyordu. Önceden hayran olduğu annesinin bu hale gelmesi onu içten içe üzüyordu.

Bishamon: Senin de pek bir şey yaptığını söyleyemeyiz...

Annesi: NE DİYORSUN LAN SEN?!

Bir anda annesinin sert çıkışı ile küçük kız omuzlarını kendine çekti korktuğunu iyice belli edercesine. Aniden gözlerini de kapattı tıpkı korkan bir sokak kedisi gibi.

En çok korktuğu şey ailesiydi aslında. Ailesi ve ona yapabilecekleriydi.

Bishamon: Üzgünüm, ama biraz daha sessiz olur musun Ebisu uyuyor...

Annesi: Kes sesini, babana yemek yap acıkmış, yorgunum ben bana laf ediyor.

Bir anda annesinin dedikleri ile Bishamon iyice gerildi. Annesinin, çocukları için değil de, sadece kendisi için bu işi yapıp bir de laf etmesi sinirlerini bozuyordu. Filmlerde anneler bunu çocukları için yapardı ama hayır, gerçekler tamamen farklıydı.

Bishamon: Orospuluk yaparken en fazla ne kadar yorulabilirsin ki..?

Diye fısıldadı kendi kendine. Gözlerinden birer damla yaş akıp, açık yaralarını içindeki tuz ile birlikte yakarken ve annesi arkasını dönmüş, çekip giderken sessizce fısıldadı kendi kendine.

Babası içerde annesine bağırmaya başlamıştı bile. Ama Bishamon bunu gündelik bir olay olarak görüyordu ve annesinin bu kadar erken evde olmasına bile şaşırmıştı aslında.

Onlar hali hazırda kavga ederken yüzünde hiçbir ifade olmadan sadece gözünden yaşlar süzülerek tam aralarından sıyrılıp mutfağa doğru yürüdü ve yeni getirdiği poşetleri açıp içindekileri çıkarmaya başladı.

Annesinin dediği gibi, yemek yapması gerekiyordu.

/ ~ / ~ / ~ / ~ / ~ / ~ / ~ / ~ / ~ / ~ / ~ /

Bishamon yavaşça sırasına doğru uzandı ve kollarını da önüne uzatıp yanındaki camdan aynı şekilde Sakura ağaçlarını izlemeye devam etti.

Bunu kemanını çalarken de yapmak, ona huzur veren nadir şeylerdendi.

Aklından geçen tek şey, bir kaç gün önce beraber omuz omuza ilk defa dövüşmeleriydi. Bu onu cidden mutlu etmişti. Normalde insanlar kavga edince mutlu olmamalıydı, bunu o da biliyordu ama elinde değildi.

Bishamon kendi düşünceleri ile boğuştuğu sırada ona doğru yaklaşan sınıfın o harika ve aşırı sevilen 'tatlı' kızını asla fark edememiş, ona hazırlıksız yakalanmıştı.

Suzumi: Hey~ Kamiyama-chan neden gözlerinin altı mosmor? Yoksa geçen şu çete üyeleri ile birlikte kavga ettiğin için mi? İki üç gün geçmedi mi onun üstünden, neden hala iyileşmedi~~~

Yine o iğrenç tavrı ile konuşup Bishamon'un karşısına bir arkadaş edası ile oturması bile kızın midesini bulandırmaya yetmişti. Bu kızdan eninde sonunda nefret ediyordu ve bu nefretin dineceğini sanmıyordu.

Angels Like You // Baji X OCHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin